Page 50 - Mustafa Baş KUR’AN-I KERİM’İN MADDİ VARLIĞI
P. 50

MEAL ÇALIŞMALARI, KİTAP VE SUHUF KAVRAMLARI     49

          Yani şu dönemde Suhuf tabiri kullanıldı, bu dönemde Kur’an
          tabiri kullanıldı, bu dönemde kitap tabiri kullanıldı şeklinde bir
          tasnif benim dikkatimi çekmedi. Eğer uygun görürseniz bu ko-
          nuda, talebim üzerine Dinler Tarihi hocası Dr. Aynur Çınar’ın
          yazdıklarını bu sunumun sonuna ekleyelim. Uzmanından daha
          sağlıklı bilgi edinmiş oluruz.

               Ancak Kur’an’daki ketebe fiili ve kitap kavramı ile ilgili
          bir kanaatimi paylaşmak isterim. Bu kavramın Kur’an’da genel
          olarak kanun koymak anlamında zikredildiğini düşünüyorum.
                                             ِ
                        ِ
                                   ِ
              ِ
           مُايِّصَلَا مْكُيَِّلِعِ بَتَكِ***** صُاصَقِْلَا مْكُيَِّلِعِ بَتَكِ Hatta çok ilgimi çeken
                                             ُ
                                       ُ
                        ُ
                  ُ
           ُ َ �  ُ ْ  َ  َ    ُ  َ   ُ ْ  َ  َ
                            ِ
                        ِ
                    ِ

          مْكُسَمَْلَ قَبَسُ للّها نمِ بٌاتَكِ َلاَّوَلَ “Vaktiyle ona bir biz her şeyi sebep so-
                 َ
           ُ
                    � َ � ٌ َ
           ْ  َ َ  َ َ         ْ
          nuç ilişkisi içerisinde cezalandıracağız gibi bir kural koymamış
                                                      ٍ
          olsaydık ben yapacağımı biliyordum.” Mesela,مُوقِِبِ امِ رِيِّغَيُ َلاَّ للّها نِِإِ
                                                             َ
                                                        َ
                                                                  � َ
                                                       ْ
                                                           َ ُ � ُ
                                                                 َ
             ِ
                                                      ِ
           مِْهُسَ ُ فَنَْأِْبِ امِ ْاوَرِيِّغَيُ ىَتَحَ âyeti, beş ayet öncesindeki ةٌئَِيِّسَلَاِبِ كَنْوُلِ ِ جْعِتَسَيُوَ
               ْ
                                                             َ َ
                      َ
                                                       َ
                          َ َ
                                                                  ْ َ ْ َ َ
                                                        � َ
                  َ
                     ُ � ُ
           ْ
          ِ

          ةٌنَسَحَْلَا  َ لِّبََقَ  ayetinin cevabıdır. Yani müşrikler alay ederek “hay-
           َ َ
            َ
                 ْ
          di o tehdit ettiğin azap hemen gelsin diyorlar.” Hâlbuki alttaki
          ayette, “Biz bir kural koyduk. O kurala göre sosyolojik kurallar
          gerçekleşerek insanlar kendi kendilerine belalarını bulacaktır”
                                                               ِ
                                                          ِ

          anlamında sünnetullaha atıf var. O bakımdan  بٌاتَكُْلَا كَلََذَ  der-
                                                              َ
                                                        ُ َ
          ken bu manevi hükümler manzumesi kastediliyor.
   45   46   47   48   49   50   51   52   53   54   55