Page 44 - Mustafa Baş KUR’AN-I KERİM’İN MADDİ VARLIĞI
P. 44

MEAL ÇALIŞMALARI, KİTAP VE SUHUF KAVRAMLARI     43

                                                       ِ
                                              ِ

          bu ayete güzel bir tabir bulalım.   َ لِّجْعِْلَا مِْهُِبِوُلُِقَ يفَ ْاوبِِر ْ شُْأَوَ “Onla-
                                            ْ   ُ         ُ   َ
          rın kalplerine buzağı içirildi.” Türkçe olarak hoş bir cümle de-
          ğil. “Buzağı sevgisi onların iliklerine işlemişti.” Böyle bir anlam
          hoşumuza da gitti, tam Türkçe bir ifade diye. Böyle yazdık. Bi-
          rinci baskıdan sonra şimdi akademisyen hoca olan o gün dok-
          tora yapan bir öğrencimiz: “Hocam, buna yanlış mana vermiş-
          siniz, Kitab-ı Mukaddes’in falanca bölümünün falanca ayetin-
          de Kur’an’daki bu ayet aynen geçiyor” dedi. Nasıl yani? Getirdi,
          gösterdi. Musa (a.s.) Sina’dan dönüyor. Altın buzağıya tapan-
          ları görünce sinirleniyor. Buzağıyı tuz buz yapıyor, un haline
          getiriyor. Suya serpiyor ve içiriyor. Ayrıca Yahudilikte, kadının
          kocasına ihanetinden şüphe edilirse içinde Tevrat sayfası ve bi-
          raz toz bulunan su kadına içirilir, şayet ihanet ettiyse öleceği-
          ne inanılırdı. Bir yoruma göre, İsrailoğulları Tevrat’a sahip ol-
          makla sembolik olarak Tanrı ile evlilik anlaşmasına benzer bir
          anlaşmaya girmişken, altın buzağıya tapmaları Tanrıya ihanet
          sayılmış ve evlilikteki ihanet durumuna benzer bir uygulamaya
          gidilmiştir. (Tora, II, 248). Daha sonraki baskıda anlamı buna
          göre güncelledik ve dipnotla durumu özetledik.

                                               ِ
                                                      ِ ِ
                                                   ِ
                                                                  ِ
              Bir de “Sekîne” kavramı var مْكُِبِرَّ نمِ ٌةٌنَيِّكُسُ هِيِّفَ تُوبِاتَلَا مْكُيِّتِْأْيُ نَِأَ
                                                                ُ
                                           ُ
                                               � َ
                                                         ُ ُ َ
                                                    َ
                                                               ُ َ َ
                                          ْ � َ
            ِ
           ٌةٌيِّقِبِوَ diye okuyup geçiyoruz. Bir bakıyorsun ki üç yüz, dört yüz
            َ َ َ
          sayfalık tez olabilecek bir kavram. Kur’an genelde böyle konu-
          lara değinip geçiyor. Çok fazla teferruat vermiyor. Bunun en
          bariz örneği, Harut ve Marut olayıdır. İki satırlık bir ifadeyle
          belki bin sayfalık bir mitolojiye atıf yapıyor. Çık çıkabilirsen.
          O bakımdan gerçekten bizim için anlaşılması zor bir kitap. Ve
          şunu söyleyenler haklı. Meal okumak iyi bir şey değil. Tefsir
          okumak lazım. Bu doğru bir şey. Ama işte sonuçta bir meal de
          yazılması gerekiyor.
   39   40   41   42   43   44   45   46   47   48   49