Page 310 - Mustafa Baş KUR’AN-I KERİM’İN MADDİ VARLIĞI
P. 310
KUR’AN KUR’AN-I KERİM’İN CEMİ VE TEFSİRİ 309
gönderiyor, bu konuda da ihtilaf yok. Basra’ya ve Şam’a bi-
rer nüsha gönderiyor. Bir nüsha Medine’de kalıyor, bir nüs-
ha da kendine ayırmıştır diyorlar. Yani dolayısıyla en azından
altı nüsha diye ifade ediyorlar. Hz. Osman şehit edildiğinde
Kur’an okumakta olduğu ve okuduğu nüsha üzerine kanının
aktığı konusundaki rivayetlere göre bu nüshaların en azından
altı nüsha olmuş olması gerekir diyorlar. Bahreyn ve Yemen’e
de birer nüsha gönderdiğine dair farklı rivayetler de var. Fakat
araştırmacılar ve bu konuda çalışanlardan edindiğimiz bilgile-
re göre Bahreyn ve Yemen nüshalarının daha sonra bu nüsha-
lardan çoğaltılmış olma ihtimalinin yüksek olduğudur. Dolayı-
sıyla beş veya altı nüsha çoğaltılmış oluyor. Genellikle Hazreti
Osman’ın kendisinde muhafaza ettiği nüshaya “İmam Mus-
haf ” nüshası deniyor fakat Halil b. Ahmet (ö.175/791) gibi en
eski ve en erken Arap dilbilimcisi ve ilk Arapça sözlüğü yazan
müellifin, ‘Kitab’ül Ayn’ına baktığımızda diğer büyük şehirlere
gönderilen nüshaların hepsinin “İmam Mushaf ” olarak isim-
lendirildiğini görüyoruz. O dönemde büyük şehir merkezlerine
“emsar” deniyordu. Dolayısıyla o dönemdeki önemli büyük şe-
hirlere gönderilen nüshaların tamamına “imam” dendiğini gör-
müş oluyoruz. Bu nüshaların gönderildiği şehirlerdeki büyük
yani Ulu Cami denebilecek yer nereyse oraya konulduğu nak-
ledilir. Bazı rivayetlerde onların yanında bir de bunları okuya-
cak bir kari, bir okuyucuyla beraber gönderdiği de nakledilir.
Sonuçta giden nüshaların bulunduğu büyük şehirlerde hemen
çoğaltılmaya başlandığı ve böylece hem çoğaltma hem de oku-
ma konusunda yoğun bir ameliyesinin sürdürüldüğü görülüyor.
İslam dünyası Mushaf tarihinden daha çok ağırlıklı olarak
tefsir tarihiyle ilgilenmiştir. Son yüzyıllarda Kur’an’ın kendi-
siyle ve Mushaf’ın tarihiyle daha çok Batılılar ve Oryantalistler