Page 305 - Mustafa Baş KUR’AN-I KERİM’İN MADDİ VARLIĞI
P. 305
304 KUR’AN-I KERİM’İN MADDİ VARLIĞI
karışma ve müdahaleler söz konusu olabiliyor. Şuara Suresinde
bahsedilen değişken ruh hallerine göre her vadide dolaşma da
muhtemelen budur. Şairlerin her vadide dolaşması, kâh gök-
yüzüne çıkıp âlemi seyrederken kâh yeryüzüne inip âlemin on-
ları seyretmesinin bir anlamı da budur. Bu durum resim, mü-
zik, sanat ve diğer keşif ve ilhama, sezgi ve duygulara dayalı
alanlar için de geçerlidir. Sanatçılar, şairler, kâhinler, evliya ve
seçkinler vesaire hepsinde doğrularla yanlışlar iç içedir. Bu tür
hallerin, esinlenmelerin, yani rüya, keşif ve ilhamın dinde bil-
gi kaynağı olarak kabul edilmemesinin bir anlamı da budur.
Dolayısıyla vahyi bu keşif, sezgi, ilham vs. şeklindeki türlerden
ayıran en temel vasfı, korunmuş olması ve bağlayıcılığının nes-
nelliğidir. Ayetler Peygambere indikten sonra bize intikaline
gelinceye kadar ilahi koruma ve garanti süreci devam etmekte
ancak bu beşeri süreç insanlar eliyle sağlanan bir korumaya dö-
nüşmüş olarak sürmektedir. Burada da ilahi bir koruma vardır,
ancak benim kanaatim bunu da Cenab-ı Hakk’ın insan eliyle
ve onları vesile etmek suretiyle sağladığı şeklindedir. Mesela
buna benzetebileceğimiz şekilde Enfal Suresi’nde bir ayet var.
“Onları sen öldürmedin, Allah öldürdü. Attığında da sen atmadın
Allah attı.” (Enfal, 17) Bu ayette Allah insanların canını ken-
disinin aldığını, atma kudretini de kendisinin verdiğini vur-
gulamaktadır. İnsanlara ait eylemleri de kendisi sahiplenmek-
tedir. Çünkü insana atma kudretini veren Allah’tır. Kur’an-ı
Kerim’de buna benzer başka ayetler de vardır. “Hastalandığım-
da bana şifa veren Allah’tır.” ayeti buna örnektir. Bir mümin
olarak ilaç içtim iyileştim, doktora gittim iyileştim dediğimizde
de aslında ilaç ve doktorun bir vesile ve vasıta olduğuna, ger-
çek şifayı Allah’ın verdiğine inanırız. Türkçede “Allah’ın sopası
yoktur” diye bir söz var. Bunun anlamı Allah’ın iradesini kulları