Page 283 - Mustafa Baş KUR’AN-I KERİM’İN MADDİ VARLIĞI
P. 283
282 KUR’AN-I KERİM’İN MADDİ VARLIĞI
olsa da Medîne’ye geldiğinde oradaki Ehl-i Kitap mensupları
onun sabrını taşırmışlar ve sözlerini ve ahitlerini bozmaları yü-
zünden Allah’tan aldığı bir mesaj olarak değil de kendi vicda-
nının bir sesi olarak az önce mealini okuduğumuz ifadeleri dile
getirmiştir, diyor. Çünkü diyor, bu arkadaşımız, Mekkî ayetler-
deki barışı ve sevgi dilini telkin eden Kur’an mesajına “vurma-
yı” ve “öldürmeyi” telkin eden bu ayetler uymuyor. Nesh me-
selesine de uymuyor diyor. Cihatla alakalı Kuramer’de yapılan
çalıştayda Öztürk, bunu söylemiştir. Yani bu düşünceye göre
hocam, Kur’an’ın için de Hz. Peygamber’in kendi kanaatleri ve
fikirleri girmiştir. Artık bu görüşün nerde duracağını da kestir-
mek çok zor görünüyor. Yani, Hz. Peygamber’in birtakım mü-
talaaları Levh-i Mahfuz’a bakıp oradan esinlenerek kendi me-
ramı olarak belirtmesi, tilavet edilen Kur’an’ın formatına bu-
nun eklenmesi hiç makul ve kabul edilebilir değildir.
Prof. Dr. Recep KILIÇ: Mehmet Hoca’m Kuramer’de-
ki Cihat Sempozyumundan önceki sempozyumda sanıyorum
ben de vardım. Orada daha farklı şeyler de söylendi vahiyle il-
gili olarak. Ben söylenenlerde şunu gözlemliyorum. Bizim ge-
nelde vahiy, özelde de vahyin mahiyetiyle ilgili ince bir analize
ihtiyacımız var. Eğer vahyedilen şey bu zamana kadar öngör-
düğümüz gibi hakikat ise, Allah Teâla vahiy adına bize belli
hakikatleri bildirdi ise o zaman mana şuna, lafız başkasına ait
şeklinde yapılan sınıflandırmalar anlamsızlaşır. Çünkü bir ha-
kikatin bildirildiği önerme veya ifadede lafız ile mana, madde
ile formun bir arada bulunması gibi birbirinden ayrılamaz şe-
kilde iç içe bulunur. Ama vahiy adına peygambere hakikatler
bildirilmedi de bir manzara gösterildi ise o zaman peygamber
gördüğü o manzarayı kendi anladığı şekilde ve kendi lafızlarıy-
la ifade eder. Böylece vahyin manası ile lafzını birbirinden ayırt