Page 278 - Mustafa Baş KUR’AN-I KERİM’İN MADDİ VARLIĞI
P. 278
VAHİY İNZAL VE TENZİL KAVRAMLARI 277
sonuç, Arapların noktalamayı bildikleri ama çok işlevsel kulla-
namadıkları şeklindedir.
Muhterem Hocamlarım!
Kıraatlerle alakalı şöyle bir fikir var: Kıraatlerin beşeri ve
insani bir olgu olduğu, kârilerin bunu kendiliklerinden ortaya
çıkartıp ürettikleri, yoksa Hz. Peygamber’den naklinin isabet-
li olmadığı şeklinde… Bu konuda, Ali b. Ebî Tâlib (ö.61/680),
Zeyd b. Sâbit (ö.45/665) ve Abdullah b. Mes’ûd (ö.32/687) gibi
sahâbîlerden nakledilen “Kırâat, uyulan bir sünnettir” şeklinde-
474
ki ifade çok dikkat çekicidir. Yani söz konusu bu kıraatlerin
kaynağının ilahi olduğu, bu okuyuşlarda özleri itibariyle içtiha-
da yer olmadığı bu haberde işlenmiş görünmektedir. Yedi harf-
le alakalı ben şu kadarını burada ifade edeyim ki, mevcut kı-
raatlerin menşei bu yedi harfe dayanmaktadır. Hz. Peygamber
döneminde verilen bu ruhsat halifeler döneminde çoğaltılan
Mushaflar marifetiyle kontrol altına alınmış ve bugün üç şart
kendisinde bulunan kıraatler makbul görülmüştür. Bu üç şart,
kıraatin resm-i muhafa yani mushafın hattına uygun düşmesi,
kıraatin Arap gramerine muvafık olması ve Hz. Peygamber’den
bu kıraatin sahih senetle gelmiş olmasıdır. Mevcut kıraatler bu
yedi harften neş’et etmiştir, kısacası…
Hocalarım!
Ulema demiştir ki mevcut bize kadar gelen on kıraatten
her biri üç şartı üzerinde taşıyorsa, yani sahih bir senet varsa,
474 İbn Mücâhid, Ebû Bekir Ahmed b. Mûsa, Kitâbu’s-Seb’a fi’l-Kırâat, thk.
Şevki Dayf, Dâru’l-Meârif, Kâhire, 1400, s. 47-52; Bağdâdî, Hatîb, el-Câmi’
li Ahlâki’r-Râvî ve Edebi’r-Râvî, thk. Muhammed Tahhan, Mektebu’l-Meârif,
Riyad, 1403, II. 196; İbn Cezerî, Muhammed b. Muhammed, en-Neşr fi’l-
Kırââti’l-Aşr, thk. Ali Muhammed Dabbâğ, Dâru’l-Kütübi’l-İlmiyye, Beyrut,
ts., I. 17.