Page 267 - Mustafa Baş KUR’AN-I KERİM’İN MADDİ VARLIĞI
P. 267
266 KUR’AN-I KERİM’İN MADDİ VARLIĞI
ezberleyen kişi anlamına gelirken, bazı kaynaklarda ise, Kur’ân-ı
Kerîm’in tamamını ezberlememiş olsa bile ahkâmı konusun-
da geniş bilgi sahibi olan kişilere de (kurrâ) bu ismin verildiği
457
nakledilir. Zaten Nebi (s.a.v.) döneminde vahyin nuzûlünün
devam etmesi dikkate alındığında, bu gâyet tabiîdir. Hadis
kaynaklarından Resûl-i Ekrem’in çeşitli kabilelere gön derdiği
ashâb-ı suffeden olan hocalara da “kurrâ” adının verildiğini bi-
liyoruz. Nitekim Bi’ri-maûne’de şehid edilenler için kurrâ kav-
ramı kullanılmıştır. 458
Benzer şekilde “Kur’ân’ı zihninde taşıyan” anlamında hâmil
(çoğulu hamele) ismi de yaygın olarak o dönemde kullanılmış-
tır. Nitekim Hz. Peygamber’in bir hadîsinde, hâmil-i Kur’ân’a
459
saygının Allah’a saygı anlamına geldiği ifade edilir. Kelime
çoğul olarak da hameletü’l-Kur’ân kalıbı ile de bazı rivâyetler
460
geçmektedir.
Az önce zikrettiğimiz sâhibu’l-kur’an’da kelimenin kökü
itibariyle samimi kişi, arkadaş ve yâren anlamında “muâşir” de-
461
mektir. Kaynaklarda Hz. Peygamber’in Kur’ân’ın sâhibi (ar-
kadaşına) olan kişiye hitaben, “Oku ve (Cennet derecelerine) yük-
sel! Dünyada nasıl ağır ağır okuyor idiysen, burada da öyle oku!
ve Tecvid Istılahları, s. 84 ; Nöldeke de kelimeyi izah ederken, “Büyük Kur’ân
parçalarını ezbere bilen kimselere (kurrâ) denirdi” demektedir. Bkz. Theodor
Nöldeke, Kur’ân Tarihi, (çev: Muammer Sencer), İstanbul 1970, s. 17.
457 Cerrahoğlu, Tefsir Usûlü, s. 66; Demirci, Vahiy Gerçeği, s. 199; Nöldeke de
kelimeyi izah ederken, “Büyük Kur’ân parçalarını ezbere bilen kimselere (kurrâ)
denirdi” demektedir. Bkz. Theodor Nöldeke, Kur’ân Tarihi, (çev: Muammer
Sencer), İstanbul 1970, s. 17.
458 Buhârî, Vitir, 7; Müslim, Mesâcid, 301.
459 Ebû Dâvûd, “Edeb”, 20
460 Dârimî, Rü’yâ, 13, Fezâ’ilü’l-Kur’ân, 33
461 İbn Manzûr, Lisân, I. 519.