Page 246 - Mustafa Baş KUR’AN-I KERİM’İN MADDİ VARLIĞI
P. 246

HZ. PEYGAMBER DÖNEMİNDE KUR’ÂN’IN HIFZI, KİTÂBETİ VE CEM’İ 245

          psikolojik ve tarihi şartlarla bağlılık kurarak yeni bir söylem
          sunmamız gerektiğini düşünüyorum. Teşekkür ederim.

              Prof. Dr. Hayrettin ÖZTÜRK: Hocam çok teşekkür edi-
          yorum. Ben aslında tam sizin söylediğinizi söylüyorum. Kur’an
          ayetini ele aldığımda ben Allah-ü Teâla bizzat korumuyor. Kul-
          lar korumak istemiyorsa Allah-ü Teâla kitabını bir yerde mu-
          hafaza mı edecek? Onu demiyorum ben. Ama ben bir şey söy-
          ledim, o da şudur. Şimdi koruma nasıl olur? Bak Müslümanlar
          nasıl korudular? Ezber yoluyla korudular, Sonra ne yaptılar?
          Yazdılar. Sonra ne yaptılar? Bir gelenek halinde birbirine ak-
          tardılar. Hem yazıyı aktardılar hem hıfzı aktardılar. Koruma
          Müslümanların geleneğinde bu şekilde oluştu ki, aslında “inna
          nahnü nezzelnaz zikra”  budur. Yani başka bir kitaba nasip ol-
          mamış. Yani ezberlenmemiş veya yazılarak ilk günden günü-
          müze kadar gelmemiş. Gerçi o zaman bir kitap mahiyetinde de
          böyle bu bizim kitap gibi de böyle bir büyük bir yığın yoktu.
          Sayfalar vardı falan vesaire. Ben konuşmamda koruma ayetini
          Allah-ü Teâla’nın koruduğu, bizzat Allah-ü Teâla ben koruya-
          yım siz oturun anlamında kullanmadım. Bu ana başlık adı al-
          tında iki şey gerçekleşiyor. Biri hıfz, bir de kitabet. İşte böyle
          korunuyor. Yine kullar koruyacaklar.

              Prof. Dr. Mustafa ERDEM: Recep Hoca’mın bir sorusu
          var. Buyurun hocam. Ahmet Bey de soru soracak tabii.

              Prof. Dr. Recep KILIÇ: Ben de öncelikle Hayrettin Bey’e
          çok teşekkür ediyorum. Bütün katılımcılardan Allah razı ol-
          sun. Özellikle Ankara dışından gelen ve Ankara’dan ilk kez bu-
          rayı teşrif eden arkadaşlara çok teşekkür ediyorum. Benim de
          üzerinde durulmasını istediğim konu, en son Mustafa Yıldırım
          Hoca’mızın dile getirdiği ayetin nasıl anlaşılacağı meselesidir.
   241   242   243   244   245   246   247   248   249   250   251