Page 243 - Mustafa Baş KUR’AN-I KERİM’İN MADDİ VARLIĞI
P. 243

242             KUR’AN-I KERİM’İN MADDİ VARLIĞI

         bakıyorum. O da farklı bir yorum yapıyor. Bunların çok farklı
         yorumları var. Bunları tercih etmemin bir sebebi var, o da bun-
         lar sekronizmin öncüleri, yani dengeci. Bunlara ne modernist
         ne de aşırı geleneksel diyebiliriz. İkisinin ortasında olduğu için
         benim işime yarıyor. Aslında ne fikri dondurmuş ne de putlaş-
         tırmış oluyoruz. Öyle bir şey yazmaya çalışıyorum. Elbette bir-
         takım hatalar mutlaka olacaktır. Çünkü yeni bir metot gelişiyor.

             Prof. Dr. Mustafa YILDIRIM: Kur’an’ın korunduğu ko-
         nusunda ifade ettiğiniz konuda gençlerin çok sordukları bir
         soru. Allah, kendi kitabını yani son kitabını korudu da öbür
         kitapları niye korumadı anlamadım. Burada dinler tarihinde
         duayen hocalarımız var. Sanırım kutsal kitap kavramında cid-
         di farklılığımız var. Milattan önce bin üç yüzde başlayan kut-
         sal kitabın yazılması milattan sonra iki yüz üç yüze bağlanı-
         yor. Bin beş yüz yıllık bir süre içerisinde. Biz zannediyoruz ki
         Tevrat indi onun üzerine yazdılar, çizdiler. Bizim Allah’tan ge-
         len vahiy şeklindeki nazm kavramıyla ve geçmiştekilerin daha
         doğrusu Yahudiliğin diğer Hristiyanlığın Kutsal kitap kavramı
         çok farklı. Ben bunu fark ettiğimde ciddi anlamda şaşırmıştım.
         Şimdi bin üç yüz, bin dört yüz, bin beş yüz yıllık bir serüven
         içerisinde oluşan satırların korunması zaten sünnet olarak ki-
         tabımın karşılığı olmuş oluyor. Şimdi orada bu ayrımı göze-
         terek koruduğu ifadesini alırsak Kur’an’ı Allah korudu ifadesi
         biraz havada kalıyor. Yani Allah gökten melek indirip korudu
         mu? Efendim, birisi bir hata yaptı da gece ona melekler gelip
         de müdahale edip de onu silmedi. Dolayısıyla burada Allah’ın
         ifade ettiği kitap ve hıfz konusu önemli iki önemli esas. Kitap
         meselesini siz dile getirirken, anlatırken görüyoruz ki dikkati-
         miz net değil, yani çok net bir resim yok karşımızda. Geriye bir
         hıfz kalıyor ki usul açısından çok ciddi bir vasıf. Bunun da delili
   238   239   240   241   242   243   244   245   246   247   248