Page 104 - Mustafa Baş KUR’AN-I KERİM’İN MADDİ VARLIĞI
P. 104
KUR’ÂN’IN KELİME SEÇİMİNDEKİ TİTİZLİĞİ 103
106
103
102
105
101
100
104
tevhid, sünnet, ilham, ıslah, rasûl, basiret, delil,
107
109
110
108
ta‘lîm, üstünlük, öncülük, Müslüman olarak ölmek,
112
113
111
sevap, hatırlatma, doğruluk, sebât 114
Hidayet kavramının, kişiyi amacına ulaştırma şartı taşıma-
dan salt yol gösterme manasına geldiğine ve bu bağlamda ‘de-
lalet etme’ yani rehberlik yapma manasında kullanıldığına dair
görüşler de vardır. Bu görüşü savunanlar Arapların ‘rehberlik
ettim ama o hidayete ermedi’ manasında kullandıkları sözü de-
lil olarak getirmişlerdir. Bu durumda ىدَهَ fiili ile ىدَتَهَا fiili ara-
َ َ ْ
َ َ
sında bir ayrıma gidilmiştir. Zira birincisi yol gösterme ikincisi
gösterilen yola girme yani doğru yolu bulma manasında kulla-
115
nılmış olmaktadır.
Ayrıca bu kelime ‘yoldan çıkma ve doğru yolu bulama-
ma’ manalarına gelen ‘dalâlet’in zıddı olarak kullanılmıştır. Bu
100 Tevbe, 9/33.
101 En‘am, 6/90.
102 Taha, 20/50.
103 Yusuf, 12/52.
104 Bakara, 2/38.
105 Bakara, 2/16.
106 Taha, 20/10.
107 Nisa, 4/26.
108 Nisa, 4/51.
109 Saffât, 37/23.
110 Taha, 20/82.
111 Leyl, 92/12.
112 Duha, 93/7.
113 Alak, 96/11.
114 Fatiha, 1/6; İbnü’l-Cevzî, Cemaluddin Ebu’l-Ferec Abdurrahman, Nüzhetü’l-
a‘yuni’n-nevâzir fî ilmi’l-vucûhi ve’n-nezâir, thk. Muhammed Abdülkerim
Kâzım er-Radî, (Beyrut: Müessesetü’r-Risâle, 1987), 625-630.
115 Râzî, Ebû Abdillâh Fahruddin Muhammd b. Ömer, Mefâtîhu’l-Ğayb, (yy:
Dâru’l-Fikr, 1981), II, 22.