Page 102 - Mustafa Baş KUR’AN-I KERİM’İN MADDİ VARLIĞI
P. 102

KUR’ÂN’IN KELİME SEÇİMİNDEKİ TİTİZLİĞİ     101

                                              ِ
               ًارِبَخَمِ ءرمْلَا بَيِّغَ امْعِ يْدَهُلَا ىَ َ فَكِ    هِيُدَهَ ءرمْلَا  ِ بَئِاغَ نعِ ينْرِبَخَيُوَ
                                            ْ
                                       َ
                 ْ
                           َ
                                           ُ َ
                   ُ ُ
                                ُ ْ َ
                                                         َ
                                                               ُ
                             �
                                                            ُ
                         َ �
              Kişinin bilinmeyenlerini yaşayış tarzı bana haber verir
              Yaşam tarzı kişinin gizlediklerini haber verme konusunda
              yeterlidir. 88
                ِ
              يْدَهُلَا kelimesi dokunulmazlık elde eden kişi için kullanılır.
               ُ َ
          O kişi bir kavimden sığınma veya ahid talep etmiş onlar da ona
          bunu sağlamıştır. Bu kişi diyetini öderse  رَّاجَ  yani komşu olur.
          Bu bağlamda Züheyr b. Ebî Sülmâ’ya ait şu beyit zikredilebilir.
                                              ِ
                      ٍ
                 ءابَتَسَيُ تُيِّبِ رَّاجَ رََّأَ مْلَوَ                    ًايُدَهَ اوَرسُأَ ًار َ شَعِمِ رََّأَ مَْلِفَ
                 ُ  ُ   ْ َ َ  َ  َ          � َ  ُ َ      َ
              Ben sığınmış kişileri tutsak eden, komşuları esir eden bir
              topluluk görmedim.
              Ayrıca erkeğin kadınına yaklaşmasını ifade etmek için ىدَهََأَ
                                                                   َ
                                                   ِ
                                   89
          هِتِأَرمِا  ُ لِّجَرلَا tabiri kullanılır.  Esir için de  يْدَهُلَا kelimesinin kul-
           َ
                                                 ُ َ
          lanıldığı  görülmektedir. Cahiliye  şairlerinden  Mütelemmis’e
          ait şu beyitte olduğu gibi:
                                               ِ
               ِ
                    ِ
               دَنَهُمْبِ هِلَاذَِقَ مْيِّمْصَ اوبِرضْ                   مْهُيُدَهَ  َ نِاكِ دَبَعِلَا نبِ هِفَيُرُطَوَ
                                َ
                                                    َ
                َ
                                               َ َ
                  ُ
                           َ
                                                      ْ َ
                                                             ْ َ
                        َ
                               َ
              Tureyfe b. Abd onların esiri idi. Kafasının içine kılıçla vurdular.
                                  ِ
              Ezherî kadının da يْدَهَ olarak isimlendirilmesinin kocası-

                                 ٌ َ
          nın yanında esir oluşuna bina edildiğini söyler. Antere’nin şu
          beytini de misal olarak zikreder:
                  ِ
                       ِ
                          ِ
                يْدَهُلَا  � فِكِ يفَ مْ ْ شْولَا عجَركِ                   ِ يْ ِ وَطَلَابِ ةٌلِبَعِ رَّادَ ايُ لاََّأَ
                 � َ          َ   ْ َ           �       َ  َ َ
              Ey Able’nin diyarındaki kuyu, kadınımın elindeki nakış gibisin.
          88 Ezherî, Tehzîb, VI/202.
          89 Ezherî, Tehzîb, VI/201; Cevherî, Sıhâh, VI/2534.
   97   98   99   100   101   102   103   104   105   106   107