Page 95 - Microsoft Word - orjinal
P. 95

SUBHø RECEB MAHMESÂNÎ                 95

              2. ømam Ebû Hanîfe, namazda Kur'an'ın Farsça veya baúka bir dil-
           deki tercümesinin okunabilece÷i görüúündedir. ømam Ebû Yûsuf ve
           Muhammed ise, sadece Arapçasını güzel bir úekilde okuyamayanların
           Kur'an'ın baúka bir dildeki tercümesini namazda okuyabilece÷ini söy-
           lemiúlerdir. Ebû Hanîfe'nin bu görüúünden vazgeçti÷i, di÷er iki arka-
           daúı gibi, fetvâyı Arapça'yı anlamaya gücü yetmeyenlerle sınırlandır-
           dı÷ı söylenmektedir. 42
              3. øslâm daveti sadece Araplara yönelik de÷ildir; bilakis  bütün
           halklara yöneliktir: "Âlemlere bir uyarıcı olsun diye kuluna Furkân'ı
                                      43
           indiren Allah'ın úânı yücedir."  "De ki: 'Allah benimle sizin aranızda
           úâhittir. øúte bu Kur'ân bana, onunla sizi ve eriúti÷i herkesi uyarayım
                           44
           diye vahyolundu”  âyetleri bunu desteklemektedir. Hz. Peygamber de
           konuyla ilgili olarak, "Ben bütün insanlara gönderildim" buyurmakta-
             45
           dır . Kur'an, daveti kolaylaútırmak için Arapça olarak indirilmiútir.
           Çünkü Hz.  Peygamber ve halkı Araptı. Nitekim  Kur'an'da da öyle
           buyurulmaktadır: "Biz onu (Kur'an'ı) senin diline  kolaylaútırdık ki,
                                46
           düúünüp ö÷üt alsınlar."  "Biz onu Arapça bilmeyenlerden birine in-
           dirseydik ve o da bunu  kendilerine okusaydı yine buna  inanmazlar-
           dı." 47
              Bugün tercih edilen görüú, Kur'an'ın kelimesi kelimesine tercüme-
           sinin mümkün olmadı÷ı ve sakıncalı oldu÷u yönündedir. Ancak ondan
           açıklanmaya ihtiyaç duyulan noktaların baúka bir dile aktarılmasından
           ibaret olan anlam tercümesi yasaklanmamıútır. Bu da dinin yararlarına
           hizmet etti÷i ölçüdedir. 48

           42  ez-Zeylâî, Osman øbn Ali, Tebyînu'l-Hakâik ùerhu Kenzi'd-Dekâik, c. I, s.110-111;
             en-Nevevî, el-Mecmû' ùerhu'l-Mühezzeb, c.III, s. 380; Molla Alî el-Kârî, ùerhu'l-
             Fıkhi'l-Ekber, Mısır 1323/1905, s. 136-137. Ebû Hanîfe görüúüne; "ùüphesiz bu ön-
             cekilerin kitaplarında da vardı." (ùuarâ, 26/196) ve "Sana da bu Kitâbı hak, önceki
             kitapları do÷rulayıcı ve onları gözetici olarak indirdik" (Mâide 5/48) ayetlerini de-
             lil olarak getirir. Bkz. øbn Hacer, el-Fetâva’l-Hadîsiyye, Matbaatü't-Tekaddüm, ts.,
             s. 129.
           43  Furkân 25/1.
           44  En'âm 6/19.
           45  el-Buhâri tarafından rivâyet edilmiútir. Hadisin úerhi için bkz. el-Aynî, Umdetu’l-
             Kârî, c. IV, s.7; øbn Hazm, el-øhkâm, c.I, s.34.
           46  Duhân 44/58.
           47  ùuarâ 26/198-199.
           48  el-Menâr,yıl 1344/1925, s. 492.
   90   91   92   93   94   95   96   97   98   99   100