Page 241 - Microsoft Word - orjinal
P. 241

SUBHø RECEB MAHMESÂNÎ                241

           mün bozulmayaca÷ı görüúündedir. Bu görüúün gerekçesi, ùihâbuddin
           el-Kârâfî’nin ifadesiyle úöyle açıklanmaktadır: “Hüküm adâletli kiúile-
           rin úâhitli÷i ve hukukî bir gerekçeye dayanılarak verilmiútir. Bundan
           sonra úâhitlerin ifadelerinden dönmeleri, fâsık olduklarını itiraftır.
           Fâsı÷ın sözü ise, verilen bir hükmü bozmaz. Dolayısıyla hüküm oldu-
           ÷u úekilde kalır.” 262
              Ancak ømam el-Evzâî, Saîd b. el-Müseyyeb ve Zâhirîlerden bazı
           bilginler, ço÷unlu÷un görüúünden ayrılmıúlar ve her halükârda
           úâhitlikten dönmekle hükmün bozulaca÷ını söylemiúlerdir. Çünkü
           hüküm  úâhitlikle sâbit olmuútur; úâhitler ifadelerinden dönünce de,
           hükmün dayana÷ı ortadan kalkmıútır. Bazı bilginlere göre, kısas ve
           hadlerde de durum aynıdır; hüküm uygulanmadan önce úâhitler, ifade-
           lerinden dönerlerse hüküm uygulanmaz. Çünkü hadler úüphe ile orta-
           dan kalkar. 263
              Ça÷daú kanunların ço÷unlu÷u, hükmün üzerine bina edildi÷i
           úâhitli÷in yalan  oldu÷unun ortaya çıkması halinde aleyhine  úâhitlik
           edilen kiúiye, hükmün bozulması için talepte bulunma hakkı tanımıú-
                                               264
           tır. Meselâ, Osmanlı Ceza Usûlü Kanunu  ve Lübnan Medenî Muha-
                                   265
           keme Usûlü Kanunu’nda,  bu gibi hallerde yargılamanın iadesi
           hükmü kabul edilmiútir.
              b.Davacının çeliúkisi
              Davacının çeliúkisi, Mecelle’de tanımlandı÷ı gibi, “davacının, da-
           ha önce, davasını iptal edecek nitelikte davasının zıddına söz söyleme-
                266
           sidir.”  Bunun pek çok örne÷i bulunmakta olup, bazıları úöyledir:
              Bir kiúi, bir malın baúkasının oldu÷unu itiraf ettikten sonra, kendi-
           sinin oldu÷unu iddia ederse, ikrarının zıddına olan bu davaya bakıl-



          262  el-Kârâfî, el-øhkâm fî Temyîzi’l-Fetâvâ ani’l-Ahkâm ve Tasarrufâti’l-ømâm, Kahire
             1323/1905, s. 48.
          263  Bkz. el-Mebsût, c. XVI, s.178; øbn Kudâme, ùemsuddin el-Magdisî, ùerhu’l-Kebîr,
             (el-Mu÷nî ile birlikte) c. XII, s.113 vd.; øbn Hazm, el-Muhallâ, c. IX, s.429; en-
             Nevevî, Minhâcu’t-Tâlibîn, s. 137. ùâhitlerin tazmini, mezheplere ve durumlara gö-
             re farklı görüúler için de aynı yere bakılabilir.
          264  Md. 349
          265  Md. 537.
          266  Md. 1615.
   236   237   238   239   240   241   242   243   244   245   246