Page 238 - Microsoft Word - orjinal
P. 238

238                      øSLÂM HUKUK FELSEFESø

           den kaçınma gibi ispat yöntemlerinin dıúında kalmaktadır. Bu, Adnan
           o÷ullarının (Arapların) efendisi Hz. Muhammed’in dinidir. Kim tara-
           fından olursa olsun, kâ÷ıt üzerindeki bir úekil de÷ildir. Gerçekte ola-
           nın kendine itibar edilir; ùâri‘ açıklamayınca olaylardan kâ÷ıtlar üze-
           rine yazılanlara itibar edilmez. Büyük bilginler buna güvenmemiúler;
           bu konuda kesin nassa dayanmıúlardır.” 250
              Ancak insanlar senet ve çeklerle iúlem  yapmaya ve bunlara gü-
           venmeye baúlayınca; sonraki bilginler istihsan ile hükmederek yazının
           delil olarak kabul edilece÷ini ve bununla amel edilece÷ini söylemiú-
           lerdir. 251  Mecelle-i Ahkâm-ı Adliyye de bu görüúü benimsemiú ve borç
           senetlerini, tacir kayıtlarını ve benzeri evrakı, sahte olma ve kandırma
           úüphesi bulunmadı÷ında ispat aracı olarak kabul etmiú; “yazıyla ikrarı,
           sözle ikrar gibi” de÷erlendirmiútir. Aynı úekilde, tahrifat bulunmadık-
           ça, sultan beratları, defter-i hâkânî kayıtları, mahkeme sicilleri ve ben-
           zeri resmî evrakla iúlem yapılabilece÷i de kabul edilmiútir. 252
              2. Katî Karîne
              Daha önce hukuki delil olarak zikredilen úâhit, ikrar ve yeminin
           dıúında, katî karîne de hüküm verme yollarından  biri olarak kabul
           edilmiútir. Mecelle de, katî karîneyi bir delil olarak kabul etmiú ve onu
           “kesin bilgi derecesine ulaúan emaredir. Meselâ boú bir evden, elinde
           kana bulanmıú bir bıçakla korku ve dehúet içinde bir adam çıktı÷ında,
           hemen eve girilse ve yeni bıçaklanmıú bir adam görülse, kâtilinin dıúa-
           rı çıkan adam oldu÷u konusunda úüphe edilmez; maktulün kendi ken-
           dini öldürmesi gibi sırf vehme dayalı ihtimallere gidilmez” úeklinde
           tanımlamıútır. 253

              Allame Ebû’l-Yüsr Muhammed b. el-Gars’ın rivâyet etti÷i bu ör-
               254
           nek,  hâkimin olayın kesin vukûuna ikna oldu÷unda delil olarak
           alınır. ùüphesiz bu duruma göre de÷erlendirilir. Zira korkarak çıkan
           úahıs, cinayetten sonra ba÷rıú üzerine hemen olay mahalline koúarak


          250  el-Fetâva’l-Hayriye, Dâru’s-Saade, 1311/1893, c. II, s.67.
          251  es-Serahsî, el-Mebsût, a.y.; øbn Nuceym, el-Eúbâh, 86; øbn Âbidîn, Neúru’l-Örf, s.
             41-42; Güzelhisari, Menâfi, s. 329.
          252  Bkz. Mecelle, md. 1602-1612, 1736-1739.
          253  Md. 1740-1741.
          254  øbn Âbidin, Neúru’l-Örf, c. 21.
   233   234   235   236   237   238   239   240   241   242   243