Page 234 - Microsoft Word - orjinal
P. 234
234 øSLÂM HUKUK FELSEFESø
ederek bu delili kuvvetlendirilmesi gerekir. E÷er davacı yemin ederse,
lehinde hüküm verilir; aksi takdirde dava reddedilir. Bunun delili,
yukarıda zikredilen “yemin davalıyadır” hadisinde yeminden kaçınma
keyfiyetinden bahsedilmemesidir. Hâlbuki Hz. Peygamber’in, hak
sahibine yemin ettirerek hüküm verdi÷i rivâyet edilmektedir. 237 ømam
Mâlik, özellikle mali konularda bu hadisi delil almıú; ømam eú-ùâfiî
ise, bütün davalarda bunu kabul etmiútir. ømam el-Gazâlî gibi bazı
ùâfiî bilginler ise, onun görüúüne katılmayarak, davacının yönetici
olması durumunda kendisine yemin verdirilmesine karúı çıkmıúlar-
dır. 238 ømâmiyye ùîası da, aynı úekilde davacıya yemin verdirilmesi
görüúünü kabul etmiútir. 239
Son olarak, Zâhirî mezhebi ve øbn Ebî Leylâ'ya göre, herhangi bir
konuda davalının yeminden kaçınmasıyla hüküm verilemeyece÷i gibi,
bazı istisnâî durumlar dıúında davacıya da yemin verdirilemez. Dava-
cının delili yoksa ve davalı da teklif edilen yemini etmekten kaçınırsa,
“istese de istemese de, yemin etmeye zorlanır.” Baúka bir ifadeyle,
davalı ya davacının hakkını ikrar etmek, ya da inkâr ederek, suçsuz
oldu÷una yemin etmek zorundadır.
Yemini delil olarak kabul eden modern kanunların ço÷u, orta yolu
benimsemiúlerdir. Hanefî mezhebinde oldu÷u gibi, davalının sırf ye-
minden kaçınmasıyla aleyhinde hüküm verilece÷ini; ayrıca di÷er
mezheplerde oldu÷u gibi, davalının, davacıya yemin teklif edebilece-
÷ini kabul etmiúlerdir. Bu durumda, úayet davacı iddiasının do÷ru
oldu÷una yemin ederse, lehinde hüküm verilir; yeminden kaçınırsa
dava düúer. Lübnan Medeni Muhakeme Usûlü Kanunu’nda da bu
kabul edilmiú; “Yemin etmesi istenen kiúi, yeminden çekinirse veya
bunu hasmına teklif etmekten kaçınırsa, yahut da hasmı tarafından
kendisine teklif edilen yeminden kaçınırsa, bu taktirde iddiasını veya
savunmasını kaybetmiú olur” denmiútir. 240
2. Yeminin delil olarak kullanılması
Yemin, hüküm verme veya ispat yollarının en eskilerinden biridir.
237 ed-Dârakutnî rivâyet etmiútir. Bkz. øbn Kudâme, el-Mu÷nî, c. XII, s.124.
238 el-Gazâlî, el-Vecîz, c. II, s.266.
239 Bkz. el-Hillî, ùerâiu’l-øslâm, s. 301.
240 Md. 232.