Page 229 - Microsoft Word - orjinal
P. 229

SUBHø RECEB MAHMESÂNÎ                229

           ken, iptali haram olan hakka ulaúma yöntemlerinden biri oldu÷unu
           söylemiúlerdir.  øbn Nuceym,  el-Eúbâh ve’n-Nezâir  isimli eserinde
           hâkimin, úüpheye düúmesi halinde, verece÷i hükmü erteleyebilece÷ini
                        220
           ifade etmiútir.  Görülece÷i  üzere bu görüú hâkime,  úâhitleri de÷er-
           lendirmek için pratik ve  mantıklı bir fırsat sunmaktadır. E÷er
           úâhitlerin güvenilirli÷i anlaúılır ve hâkimin vicdanı tatmin olursa, ya-
           pılan úâhitli÷e uygun olarak hüküm verir. Fakat kuúkuya düúerse, “øn-
                                                      221
           sanlar arasında hükmetti÷inde adâletle hükmet”  âyetiyle belirlenen
           görevini yerine  getirdi÷inden emin olmak için yapılan úâhitli÷i red-
           detme hakkına da sahiptir.
              9. Karúı Delil
              Son bir soru da úudur: Davalının davacının öne sürdü÷ü delili çü-
           rütmek için karúı delil getirme hakkı var mıdır? Bu sorunun cevabı,
           durumlara göre farklılık arz etmektedir. øslâm bilginlerinin ço÷unlu-
           ÷unun ortak görüúüne göre, davalı, davacının iddiasını çürütecek ve
                                                222
           kendisinin suçsuzlu÷unu ispat edecekse,  buna karúı kendi delilini
           ileri sürebilir. Böyle bir delile sahip olmadı÷ı takdirde, yine de delil
           getirmek suretiyle davacının úâhitlerinin adâletini sorgulama ve onla-
           rın de÷erini azaltma hakkına sahip bulunmaktadır. 223
              Modern hukuk sistemlerinin ço÷u, bundan daha ileri olarak dava-
           lının, bütün hallerde, davacının delilinin aksini ispat etmek için karúı
           delil öne sürebilece÷ini kabul etmiútir. Meselâ Lübnan Medeni Muha-
           keme Usûlü Kanunu’nda, “Davalının, karúı úâhitleri hazır bulundur-
           masına imkân sa÷layacak (úâhitlerin dinlenmesine  hüküm veren) bir
           karara gerek yoktur. Zira her tahkikat, zorunlu olarak, karúı tahkikata



          220  Yukarıda zikretti÷imiz hususlar için bkz. øbn Kâdi, Semâveh, el-ùeyh Mahmud b.
             øsmail, Câmiu’l-Fusûleyn, Kahire 1330/1882, c. I, s.16; Molla Husrev, Dürerü’l-
             Hükkâm ve ùerhu Güreri’l-Ahkâm, c. II, s.381; øbn Nuceym, el-Eúbâh,  s. 89; øbn
             Kayyım, et-Turuku’l-Hükmiyye,  s. 180.
          221  Nisa 4/58.
          222  Bu borçlar ile ilgili davalarda veya konusu muayyen olan akitlerle ilgili davalarda
             geçerlidir. østihkak-ı Ayn davalarına gelince, bu konuda mezheplerin ihtilâfları se-
             bebiyle bazı ayrıntılar söz konusudur.  Bkz. øbn Rüúd, Bidâyetu’l-Müctehid, c. II,
             s.391; el-Mavvak, Muhammed øbn Yûsuf, et-Tâc ve’l-øklil fi Muhtasar-ı Halil, (el-
             Hattab’ın Mevâhibu’l-Celil adlı eserinin kenarında basılmıútır), c. VI, s.213.
          223  Mecelle, md. 1724; el-Adevî, Hâúiye alâ ùerhi’l-Haraúî, c. V, s.159.
   224   225   226   227   228   229   230   231   232   233   234