Page 156 - Microsoft Word - orjinal
P. 156
156 øSLÂM HUKUK FELSEFESø
ikrar etmek suretiyle, vârisini mirastan mahrum etmesi, kanuna karúı
yapılan en yaygın hîlelerdendir. Bu ikrar, mûris için hayatında, vâris-
leri için ölümünden sonra ba÷layıcıdır. Mecelle’ye göre, bu ikrarı iptal
87
için vârislerin dava açmaları mümkün de÷ildir. Fakat bu, modern
kanunların çıkarılmasından sonra Lübnan’da de÷iúmiútir. Kendisini
mirastan mahrum etmek maksadıyla kanuna karúı bir hîle yapıldı÷ında
vârise, mûrisin ikrarının aksini ispat etme hakkı tanınmıútır. 88
Bu hukûkî reform, hîle ve hukuktan kaçmanın haramlı÷ını ileri sü-
ren fakihlerin görüúlerine uygundur. øbn Kayyım, vârisi mirastan mah-
rum bırakmak için yapılan hîleleri haram olan hîlelerden kabul etmiú
ve bu konuda birçok örnek zikretmiútir. Ölüm anında mûrisin, vârisi
mirastaki payından mahrum etmek için malının baúkasının oldu÷unu
ikrar etmesi bu örneklerdendir. Aynı úekilde ölüm hastalı÷ında olan
bir kiúinin, eúini mirastan mahrum etmek amacıyla, “bu hastalı÷ımdan
ölürsem, sen ölümümden önce üç talâk ile boúsun” demesi de bu tür
hîlelerdendir. 89
Buraya kadar anlatılanlardan, hîle-i úer‘iyyeyi; Hanefî fakihleri ve
son dönem bazı ùâfiî bilginleri, câiz; Ebû Hanîfe’nin talebesi ømam
Muhammed mekruh; ømam eú-ùâfiî, ømam Mâlik, Ahmed øbn Hanbel
ve takipçileri haram gördükleri sonucuna varabiliriz.
Bu durumda, genel olarak söylemek gerekirse, mezhepler arasında
bir ayırım yapmaksızın, “øslâm hukukunda kanuna karúı hîle yapmak
câizdir” demek hatalı sayılır. Hîle, bir veya iki mezhepte câiz kabul
edilse bile, görüldü÷ü üzere, dînî delillere ve muteber uygulamalara
dayanan di÷er øslâm mezheplerine göre bâtıldır. 90
87 Md. 1594,1652. Vârisler ve mûris bir kiúi kabul edilir.
88 Bu durum, Medeni Muhakeme Usûlü Kanununun 553. maddesine kıyasladır. Bu
konuda, Lübnan Medeni østinaf Mahkemesi’nin, 6 ùubat 1940 tarih ve 13 sayılı ka-
rarı ile 24 ùubat 1941 tarih ve 47 numaralı kararına bkz.
89 øbn Kayyım, ø‘lâmu’l-Muvakki‘în, c. III, s.153, 258.
90 Jean BƗz, Fransa, Lyon Ünivesitesinde, Essai sur la fraude ála loi en droit
musulman (øslâm Hukukunda Kanuna Karúı Hîle) isimli Doktara tezinde (Paris
1938), farklı hukuk sistemlerinde hîle konusunu ele alan çok kıymetli bir çalıúma
yapmıú, øslâm fıkıh ekolleri içinde sadece Hanefîlerin konuyla ilgili görüúlerini in-
celemiútir. Yazar tezin 396. sayfasında, kanuna karúı hîle yapmanın øslâm huku-
kunda yasak olmadı÷ı neticesine varmıú, Fransız kültür ve medeniyetinden etkilen-
miú olan ve øslâm hukukunun hüküm sürdü÷ü bazı ülkelerdeki uygulamalara da
dikkat çekmiútir. Bunun do÷ru oldu÷u kabul edilse bile, sadece Hanefî mezhebiyle
sınırlandırılması gerekti÷ini düúünüyoruz. Zira di÷er øslâm mezhepleri, herhangi bir