Page 151 - Microsoft Word - orjinal
P. 151

SUBHø RECEB MAHMESÂNÎ                151

           nan hîle-i úer‘iyye.
              Mubah olan hîle-i úer‘iyye; belli bir maksatla konmuú meúru bir
           çözüm yolunu, bir hakkı ortaya  çıkarmak, bir zararı önlemek  veya
           ihtiyaç sebebiyle  bir durumu kolaylaútırmak amacıyla bir  baúka du-
           rumda kullanma giriúimidir. Bu çeúit hîleler, dînî bir maslahatı ortadan
           kaldırmaz. Bu sebeple øslâm mezheplerinin tamamına göre, bu çeúit
           hîleler câizdir.
              Buna bir örnek vermek gerekirse; Buhârâ halkı uzun süreli kirala-
           mayı alıúkanlık haline getirmiúlerdi. Fakat Hanefîler bu kiralama úek-
           lini, a÷açlar  konusunda câiz görmüyorlardı. Bunun için Buharâlılar,
                                                 *
           üzümü vefa yoluyla satma (beyǥi bi’l-vefâ ) hîlesini bulmak zorunda
                      65
           kalmıúlardır.  Bu tarz alıúveriú, a÷açların uzun süreli kiralanma yasa-
           ÷ından kurtulmak için, insanların ihtiyacından dolayı baúvurulan bir
           hîle-i úerǥiyyedir.
              Hîle-i úerǥiyyenin ikinci kısmı ise; úer‘an sabit hükümlerin,  görü-
           nüúte sahih ancak zımnen geçersiz olan bir fiille,  baúka hükümlere
                       66
           çevrilmesidir.  Bu çeúit hîleler konusunda, mezhepler arasında görüú
           ayrılı÷ı bulunmaktadır. ùimdi bunlardan kısaca bahsedilecektir.
              1. Hanefî ve Bir Kısım ùâfiîlere Göre Hîle-i ùer‘iyye
              Ebû Hanîfe’nin “hükümlerin açık bir úekilde iptalini istemek ya-
           sak olmakla  birlikte bunun dolaylı olarak yapılması yasak de÷ildir”
                                  67
           dedi÷i rivâyet edilmiútir.  Hanefîler ile bazı ùâfiî bilginler,  ikinci
           kısma giren  hîle-i  úer‘iyyenin kabulünde esnek tutum sergilemiú ve
           fıkhın  pek çok bölümlerinde bunun  örneklerini zikretmiúlerdir. Bu
           örneklerin bir kısmını belirtmekle yetinece÷iz:
              a) øslâm hukukunda, vârise vasiyetin ancak di÷er vârislerin kabu-
           lüyle geçerli oldu÷u bilinmektedir. Buna göre Hanefîler, ölüm döúe-
           ÷indeki mûrisin vârislerine borç ikrar etmesini, ancak di÷er vârislerin
           kabulüne ba÷lı olarak câiz görmüúlerdir. Çünkü bu, vasiyete hamledi-
           lecek bir durumdur. Bu konuda  baúvurulan hîle-i  úer‘iyye  úöyledir:


           *  Bir malın, bedeli iade edildi÷inde geri verilmek üzere satılmasıdır.
           65  øbn Nuceym, el-Eúbâh, s. 41.
           66  eú-ùâtıbî, el-Muvafakât, c. II, s. 380.
           67  eú-ùâtıbî, el-Muvafakât, c. IV, s.202.
   146   147   148   149   150   151   152   153   154   155   156