Page 121 - Microsoft Word - orjinal
P. 121

SUBHø RECEB MAHMESÂNÎ                121

              VII- øçtihat

              A. øçtihat ve Taklit
              Sözlükte olanca gücü harcamak, elden gelen çabayı sarf etmek an-
           lamına gelen  içtihat; ıstılahta, dinî delillerinden hükümleri ö÷renme
           yolunda elden gelen gayreti göstermek; baúka bir ifadeyle, daha önce
           izah edilen usul kaynaklarından hükümleri çıkarmak için olanca gücü
           sarf etmek demektir. øçtihat, taklîdin zıddıdır. Taklit ise, anlamaksızın
           veya araútırmaksızın baúkasının görüúüne uymak  veya el-Âmidî'nin
           ifadesiyle,  "ba÷layıcı bir delil olmaksızın baúkasının sözüyle amel
                 148
           etmek"  demektir.
              øslâm hukuku, Kitap, Sünnet gibi naklî veya icmâ, kıyas, istihsan
           gibi aklî usul delillerinden elde edilen ilâhî bir hukuk olunca; içtihat
           da, bu delillerden hüküm çıkarma yolu, toplumsal ihtiyaçların ve mu-
           amelelerin gerektirdi÷i alanı sa÷layan araçtır. Bu sebeple içtihat, øslâm
           hukukunun ortaya çıkıú tarihinde zorunlu etken olmuútur.
              Müçtehitler, varsa nassla amel etmiú, de÷ilse içtihada yönelmiúler-
           dir. Bazen  meseleleri benzerlerine kıyas etmiú veya istihsanen hük-
           metmiúler, bazen de istislâh veya istidlâlde bulunmuúlardır.
              øçtihat faaliyetlerinin hepsi tek düze olmamıú, bu konuda birçok
           farklı yol izlenmiútir. Daha önce geçti÷i gibi bu durum, farklı içtihatlar
           ve mezheplerin ortaya çıkmasını sa÷lamıú,  özellikle Abbasîlerin altın
           ça÷ında, dört Sünnî mezhep ortaya çıkmıú, fıkıh ilmi ve usûlü  ileri
           gitmiútir.
              Fakihler arasında tartıúma ve müzakereler yapılmıú, karúılıklı iliú-
           kiler geliútirilmiú ve e÷itim faaliyetleri gerçekleútirilmiútir. Böylece
           bir mezheple di÷er mezhebin tâbileri arasındaki ihtilâf, bizzat imamla-
           rının arasındaki ihtilâflardan daha az hale gelmiútir. Do÷al olarak bu-
           nun sonucunda, çeliúkili görüúlerinin arasında hissedilir bir yakınlaú-
           ma görülmüútür.
              Ancak, bu sevindirici geliúme, Abbasîler döneminin sonundan iti-
           baren yavaú yavaú gerilemeye yüz tutmuútur. Hicrî yedinci miladî 13.
           yüzyılın ortalarında Hülâgü Han tarafından Ba÷dat'ın düúürülmesin-

          148  el-Âmidî, el-øhkâm, c. III, s. 166.
   116   117   118   119   120   121   122   123   124   125   126