Page 118 - Microsoft Word - orjinal
P. 118

118                     øSLÂM HUKUK FELSEFESø

              D. østidlâl ve østishâb
              østidlâl, “birinin rehberli÷ini istedi” ve “ona ulaútı” anlamına ge-
           len istedelle kelimesinin mastarıdır. Biz bu kelimeyi, ekseriyetle bu
           anlamda kullandık. Farklı mezheplerin ço÷u fakihleri ve usulcüleri de
           aynı anlamda kullanmıútır. Ancak bunun dıúında, bu terim,  ıstılahta
           hususi aklî bir delil gibi kullanılmıútır: “O, nass, icmâ ve kıyas dıúı bir
                   137
           delildir.”  Bu genel ve kapalı tarife, istidlâlin birçok anlamı ve de÷i-
           úik türleri girmektedir. Biz burada onların en önemlilerinden olan; a)
           mantıkî kıyas ile istidlâl ve b) istishâbu’l-hal ile istidlâle de÷inmekle
           yetinece÷iz.
              Mantıkî kıyas ile istidlâl, (do÷rulu÷u daha önce bilinen) önerme-
           lerden telif etmek suretiyle çıkarılan bir söz olup, bilinen önermelerin
           do÷rulu÷u kabul edildi÷inde, onların sonucu olan baúka bir sözün de
           kabulü gerekir. Meselâ, alıúveriú bir akittir. Rıza her akdin rüknüdür.
           Bunun gere÷i olarak alıúveriúin rüknü de rızadır. Bu yorumun, mantık
           ilmiyle iliúkisi vardır. Bu konuda daha fazla ayrıntıya girmeye gerek
           yoktur. 138
              østishâb veya istishâbu’l-hâl ile istidlâl ise, baúka bir delil bu-
           lunmadı÷ında baúvurulan aklî bir delildir.  østishâb sözlükte “devam
           ettirmek” manasında olup, terim olarak; “Daha önce varlı÷ı veya yok-
           lu÷u bilinen bir úeyin, de÷iúti÷ine dair sübûta erdirici bir delil bulun-
           maması sebebiyle, aynı úekilde kalması gerekti÷i” anlamına gelmek-
           tedir. ømam eú-ùâfiî’ye tâbi olan bilginlerin ço÷unlu÷u, Ahmed  øbn
           Hanbel ve ùia mezhebinin ømâmiyye koluna mensup olanlar, bu deli-
           lin hususi bir úekilde kullanılabilece÷ini söylemiúlerdir. 139  ùimdi istid-
           lâlin bu türünü, bazı örneklerle açıklayaca÷ız:
              1. Berâet-i asliyye istishâbı (kiúinin zimmetinin sorumluluktan
           arınmıúlı÷ı): Bu, aksine bir delil bulunmadı÷ı sürece yükümlülü÷ün
           de olamayaca÷ına aklen hükmedilmesi demektir. Bundan hareketle,


          137  es-Subkî, Tâcuddin, Cemu’l-Cevâmi‘, Kahire 1354/1935, c. II, s. 358; el-Âmidî, el-
             øhkâm, c. III, 119 vd; el-Gazâlî, el-Mustasfâ, c. I, s. 127;  øbn Kayyım, ø‘lâmu’l-
             Muvakki‘în, c. I, s. 294.
          138  Bkz. Kadi Adudiddin,  eú-ùerhu alâ Muhtasari’l-Müntehâ Libni’l-Hâcib, 1307/
             1889, c. I, s. 17-35.
          139  el-Kâzımî, Anâvîn, c. II, s. 48 vd.
   113   114   115   116   117   118   119   120   121   122   123