Page 113 - Microsoft Word - orjinal
P. 113
SUBHø RECEB MAHMESÂNÎ 113
delil varsa görünürdeki açık kıyası terk edip, istihsan ilkesine dayana-
rak daha kuvvetli delili tercih etmiúlerdir.
Meselâ, ma÷dum olan bir úeyin, yani akit anında mevcut olmayan
118
bir úeyin satılması bâtıldır. Hanefi mezhebinde menfaatler, akit
anında mevcut olmaması nedeniyle ma÷dum sayıldı÷ından, kira söz-
leúmesi ma÷dumun satılmasıdır ve kıyasa göre bâtıl olması gerekir.
Fakat kitap, sünnet ve icmâ delilleriyle buna cevaz verilmiútir. Bu
delillerin hepsi, kıyastan daha kuvvetli oldu÷u için, kira sözleúmesi
konusunda kıyastan vazgeçilmiú ve “istihsan prensibine göre câizdir”
denilmiútir.
Istisnâ‘ sözleúmesinde de durum aynıdır. Istisnâ‘ sözleúmesi, bir
kiúinin di÷erinden bir úey imal etmesini istemesidir. Bu sözleúme, akit
anında mevcut olmayan bir úey üzerinde gerçekleúmiú olur. O da,
yapılması istenen úeydir. Öyleyse bu akit, kıyasa göre bâtıl olması
gerekir. Ancak bu sözleúme, fiilî sünnet, icmâ delili ve insanların tea-
mülüne ba÷lı olarak câiz oldu÷u için, kıyastan vazgeçilerek, istihsanen
câiz oldu÷u kabul edilmiútir.
Bu úekilde hüküm çıkarmayı, yani daha kuvvetli bir delil sebebiy-
le kıyastan dönmeyi di÷er fakihler de kabul etmiúlerdir. Ancak bazıla-
rı, di÷er deliller arasında buna özel olarak istihsan adının verilmesine
119
itiraz etmiúlerdir. Bazıları da, “øslâm dîninde kıyasa aykırı bir úey
olmadı÷ı, kıyasa muhalif oldu÷u zannedilen durumda ise, ya kıyasın
fâsid oldu÷u ya da o hükmün dinden oldu÷unun nass ile sâbit olmadı-
÷ı” görüúünü ileri sürerek istihsana mahal olmadı÷ını söylemiúler-
dir. 120
Her halükârda, istihsan kelimesi bu yorumla sınırlı kalsaydı, konu
hakkında ciddi bir ihtilâf çıkmazdı. Görülece÷i üzere o, sözlük anla-
mının dıúına çıkmamaktadır. østihsan kelimesi, bir úeyi güzel saydı
anlamına gelen istahsene fiilinin mastarıdır. ùüphesiz bütün fakihler,
nassı ve daha kuvvetli delili di÷erlerinden öne geçirmeyi güzel kabul
etmiúlerdir.
118 Mecelle, md. 205.
119 el-Gazâlî, el-Mustasfâ, c.I, s. 139.
120 øbn Kayyım, ø‘lâmu’l-Müvekki‘în, c. I, s. 335; øbn Teymiye, Mecmuatü’r-Rasâili’l-
Kübrâ, Mısır 1323/1905, c. II, s. 218.