Page 94 - Mustafa Baş KUR’AN-I KERİM’İN MADDİ VARLIĞI
P. 94

KUR’ÂN’IN KELİME SEÇİMİNDEKİ TİTİZLİĞİ      93

                    ٍ ِ
                                                      ِ
                                             ِ
                              ِ
               ِ
                                                         ِ
              ِ لِّ�لِضَمِ �طٍّقَ  َ لِّكِ ونَقََأَ كَلَذِكِ                    ٍرفَاكِ  ِ بَنَجَ نمِ ينَثْلَا يفَ اهُتَيِّقِلََأَوَ َ
                                                               ُ َ
                             َ
                       ُ
                                َ
                 َ
                                                        ِ
                                                   َ
                  ُ
                                                 ِ
              ِ لٍوَدَجَ  ِ� لِّكِ يفَ رَّايِّتَلَا اهُِبِ  ُ فوطَيُ               اهَدَادَمِ تُيُأَرَّ ىَتَحَ اهُِبِ تُيِّمِرَّ
                َ َ  ُ   ُ �  َ     َ          َ   ُ  َ  � َ  ُ َ َ
              O sahifeyi Kâfir nehrinin bir kıyısından suya attım
              Böylece sahifeyi tamamıyla korumuş oldum!
              Onu suya attım ta ki mürekkeplerini görene kadar
                                                              66
              Nehrin kıvrımlarında su girdapları onu etrafında döndü
              Ümeyye b. Ebî Salt’ın (ö.8/630) bir beytinde de dağ yolu
          veya geçit manasında kullanılmıştır:
                                              ِ
                                                   ِ
                                                ِ
              ر َ فَكُلَاوَ ضَرَّلأَا  َ لاَّإِوَ ءامْسَلَا لاَّإِ       قََلِتَخَمِ للّها هِجَولَ ىَقِبَيُ سَيَِّلَوَ
                                                      َ
                     َ
                                         ٌ َ ْ
                َ
              ُ   َ         َ َ              ُ   ْ َ   ْ َ  َ ْ
               Hiçbir şey Allah karşısında ebedi kalmayacak
              Ne gök, ne yeryüzü ne de dağlık yollar…
              İbn Dureyd (ö. 321) kâfir kelimesinin manasını verirken
          öncelikle onun Müslüman kelimesinin zıddı olduğunu ifade
          etmiş ardından da lügat manasının bir şeyi örtüp gizlemek
          manasına geldiğini belirtmiştir. Bu bağlamda kâfir kelimesi-
          nin de kalbi örtülmüş manasına geldiğini ifade etmiştir. Zira
                                  ِ
                    ِ
          ona göre رفَاكِ kelimesi لِّعِا َ فَ formunda ancak لٍوعِ ْ فَمِ manasında
                      َ
                    ٌ                                   ُ َ

          bir kelimedir. Yine bu kökten türemiş رَّو ُ فَاكِ kelimesinin hur-
                                                   َ
          ma kabı manasına geldiğini işaret etmiş ve bazı dilcilerin her
          türlü kaba kâfur ismini verdiklerini ifade etmiştir. Kelimenin
          kök manası olan örtmek, gizlemek manasına delil olarak Ca-
          hiliye şairlerinden Lebîd b. Rebîa’nın (ö. 40/660) şu beytini
          zikretmiştir:




          66  Halil b. Ahmed, Kitâbu’l-ayn, k-f-r maddesi.
   89   90   91   92   93   94   95   96   97   98   99