Page 334 - Mustafa Baş KUR’AN-I KERİM’İN MADDİ VARLIĞI
P. 334

KUR’AN KUR’AN-I KERİM’İN CEMİ VE TEFSİRİ    333

          kızına en güzel çay Doğuş Çay dedirtemeyince, kadın bir tür-
          lü g harfini söyleyemeyince yönetmen de “en cüzel çay” demek
          zorunda kaldı. Kur’an okuma noktasında bazı insanlar diye-
          lim “ayn veya peltek se” harfini söylemekte zorlanır Karia’da
          “kel i’hn” kelimesini veya “Taamül esim” kelimesini söyleyemez.
          “Esim” kelimesinde peltek se’yi bir türlü söyleyemeyince “fa-
          cir” de diye geçici bir süre izin vermişlerdir. Türkçede ç harfi
          var fakat Arapçada bu harf olmadığı için bizdeki “çavuş” keli-
          mesi Arapçada “şaviş”e dönüşmüştür. Bizim kullandığımız dö-
          ner kelimesini onlar ç harfi olmadığından “çevirme” yerine “şe-
          virme” diye telaffuz ediyorlar. İnsanlar başka dilden aldıkları
          kelimeleri hızlı bir şekilde kendi dilindeki seslere ve kelime-
          lere uyarlama yolunu tercih ediyorlar. İşte bahsedilen konuda
          Hazreti Peygamber Kureyş’li olduğu için Hazreti Osman dö-
          neminde bugüne kadar size Kur’an okuma konusunda tanınan
          geçici ruhsat ve kolaylık artık bitmiştir. Bundan önce diyelim ki
          “taamül esim” diyemeyince “taamül facir” deyin şeklindeki ruh-
          sata son verilmiştir. Çünkü önceden “esim” ve “facir” kelimele-
          rinin ikisi de “günahkâr”, anlamına geldiği için telaffuzu zor
          olan kelime yerine kolay olan eşanlamlısını kullanma ruhsatı-
          nın bitirildiği ve bundan sonra herkesin “taamül esim” nokta-
          sında ittifak sağladığı kanaatindeyim. Dolayısıyla ondan sonra
          artık Hazreti Osman’la birlikte hem Mushaf ’ta hem de onun
          yazımı/iskeleti ve lehçesi konusunda bir icmanın hâsıl olduğu-
          nu görüyoruz. Onun dışındaki aynı kelime üzerindeki yöresel
          okuma yani kıraat farklılıkları devam etti mi? Evet etti. Onu
          belki hocam söyler. Çünkü bugün bile aynı Mushaf üzerinde
          farklı kıraatlere şahit olabiliyoruz.

              Prof. Dr. Mustafa ERDEM: Hasan Hoca’m bir şey mi
          söyleyeceksiniz?
   329   330   331   332   333   334   335   336   337   338   339