Page 327 - Mustafa Baş KUR’AN-I KERİM’İN MADDİ VARLIĞI
P. 327
326 KUR’AN-I KERİM’İN MADDİ VARLIĞI
yazarlara ait cümlelerdir. Dolayısıyla İncillerde yer alan İsa’nın
ağzından çıkmış sözlerle diğerleri farklı tutulabiliyor. Oysa İs-
lam inancında bizler Kur’an’ın tamamının Allah kelamı oldu-
ğunu kabul eder ve peygamber sözleriyle yani hadislerle ayetle-
ri, beşeri olanla ilahi olanı tamamen birbirinden ayırırız.
Felsefede “zorunlu varlık” yani vacibu’l-vücut olarak ifade
edilen Allah ile Allah’ın dışındaki tüm varlıkların tamamı sı-
radüzen veya derece olarak birbirinden tamamen ayrı tutulur.
Kâinattaki tüm varlıklar, peygamberler de dâhil olmak üzere
tevhidi bozmasın diye ayrı bir şekilde kategorize edilir. Do-
layısıyla bizler vahyin Allah’tan Hazreti Peygambere geldiği-
ni ve Hazreti Peygamber’in de burada bir aracı konumunda
olup ayetlere asla kendi müdahalesinin veya dahlinin söz ko-
nusu dahi olamayacağını kabul ederiz. Dolayısıyla vahiylerin/
ayetlerin tamamının Hazreti Peygamber’e lafız olarak geldiği
ve indiği kanaatindeyim. Zaman zaman Hazreti Peygamber’in
bu gelen lafızları beşer olması hasebiyle farklı ve yanlış algı-
layabildiğini de görüyoruz. Birkaç örnek vereyim hocam. Ve-
receğim örnekler benim kendi çıkarımım, tabii yanılıyor ola-
bilirim, sonuçta biz de beşeriz, o yüzden pekâlâ yanılıyor ol-
mamız mümkündür. Hazreti Peygamber’e ilk defa Cebrail ge-
tirdiğinde “İkra” dedi değil mi? Hazreti Peygamber de “Ben
okuma bilmem, neyi okuyayım?” dedi. Demek ki hitabı Haz-
reti Peygamber bir kitaptan okuma olarak algıladığı için “ben
okuma yazmam bilmem” diye karşılık verdi. Oysa biz bugün
“oku” kelimesinin farklı manalara geldiğini biliyoruz. Azerile-
rin bizdeki saza benzeyen müzik aletiyle ilgili “Oku tar” diye
güzel bir türküsü var. Deme ki adam tarı okutmayı, yani tarın
çalınmasını istiyor. Yine onlar “namaz okumak” tabirini kulla-
nıyorlar. Dolayısıyla Hz. Peygamber’e “Oku” derken söyleneni