Page 119 - Mustafa Baş KUR’AN-I KERİM’İN MADDİ VARLIĞI
P. 119

118             KUR’AN-I KERİM’İN MADDİ VARLIĞI

         kaynaklanmaktadır. Bu fiilin masdarı olarak sözlüklerde -بَتَكِ
                                                                  ٌ ْ َ
             ِ
                                                              ِ
                  ِ
         -بٌاتَكِ -ٌةٌبِاتَكِ gibi kelimeler zikredilmiştir. Dolayısıyla بٌاتَكِ/kitap
           ٌ     َ                                           َ
                                             162
         kelimesi bu fiilin masdarı olmaktadır.  Kitap kelimesi masdar
         olarak kullanılabildiği gibi içine yazıların yazıldığı nesne ma-
         nasında da kullanılmıştır. Bu bağlamda Hz. Peygamberin şu
                                                         ِ
                                                   ِ ِ
                                 ِ
                                             ِ
         hadisi zikredilebilir:ِرَّانَلَا يفَ رُظَنَيُ امْنَْأْكُفَ ،هِنْْذَِإِ ِريِّغَبِ هِيِّخََأَ  ِ بٌاتَكِ ىَلَِإِ رَظَنْ نمِ /
                                                                َ
                                                َ
                                        َ َ
                                    ْ
                              َ
                                                         َ
                                                                 ْ َ
                                  ُ َ
                                                ْ
                                                              َ
                                                                  163
         Kim kardeşinin yazdığı şeye (gizlice) bakarsa ateşe bakmış gibidir.
         Burada Hz. Peygamberin kişinin yazdığı ve gizli kalması için
         uğraştığı herhangi bir şeyi okumak kast edilmiştir.
             Kur’ân’a da bu ismin verilmesi muhtemelen onun için-
         de kıssalar, öğütler, hikmetler, emirler veya nehiyleri bir ara-
         ya getirmesinden kaynaklanmış olabilir. Ayrıca Hz. Peygam-
         ber Muaz b. Cebel’i Yemen’e muallim olarak gönderirken Ye-
         men valisine hitaben yazdığı mektupta şu ifadeleri zikretmiş-
         tir: ‘Size ashabımdan bir kâtip gönderiyorum’. Hz. Peygambe-
         rin burada kâtip olarak zikrettiği kelime âlim manasındadır.
         Zira o dönemde yazma bilenler geniş bir ilmi birikime de aynı
         zamanda sahip bulunuyorlardı. Dolayısıyla kâtip olanlar yani
         yazmayı bilenler, onlar nazarında değerliydiler. 164
             Cahiliye Arapları kitap deyince diğer dinlerin elinde bulu-
         nan kitapları anlıyorlardı. Buna En‘am 156 ve 157. Ayetlerde
                                                            ِ
                                                 َ َ ُ ُ َ َ ْ
         şöyle işaret edilir:  َ ۙنِومْحَرتِ مْكَُلِعَِلَ اوقِتِاوَ هُوعِِبَتِا َ فَ كَرَّابَمِ هُانَْلَزَنَْا بٌاتَكِ ا َ ذِهَوَ/Bu
                                       ُ َ
                               ُ ُ
                                                ٌ
                                             َ
                                                          ٌ َ
                            ُ َ ْ ْ  َ   َ ُ ُ                 ٰ َ
         da (Kur’an) bizim indirdiğimiz mübarek bir kitaptır. Ona uyun
                                                 165
         ve günahtan korunun ki size rahmet edilsin.”
         162  Halil b. Ahmed, el-Ayn, k-t-b maddesi; İbn Düreyd, Cemhere, I/255; Cevherî,
             Sıhâh, I/208; Râğıb el-İsfehânî, Müfradât, 699.
         163  Ebû Dâvud, Kitabu’s-Salât, 1385.
         164  İbn Manzûr, Lisânu’l-Arab, I/699.
         165  En‘am, 6/155.
   114   115   116   117   118   119   120   121   122   123   124