Page 124 - Mustafa Baş KUR’AN-I KERİM’İN MADDİ VARLIĞI
P. 124
KUR’ÂN’IN KELİME SEÇİMİNDEKİ TİTİZLİĞİ 123
ِرَّوَدَصَلَا / onra o kederin ardından Allah size bir güven, bir gru-S
ُ ُ
bunuzu kendinden geçiren uyuklama hali verdi; bir grup da kendi
canlarının derdine düşmüşler, Allah hakkında haksız yere Câhiliye
düşüncelerine kapılarak, “Bu işten bize ne?” diyorlardı. De ki: “İşin
tamamı Allah’a aittir.” Sana açmadıklarını içlerinde gizliyorlar:
“Bu işte bizim görüşümüz alınsaydı burada öldürülmezdik” diyor-
lar. De ki: “Evlerinizde dahi olsaydınız, yine de haklarında ölüm
yazılmış olanlar ölüp düşecekleri yere geleceklerdi. Bu, Allah’ın içi-
nizde olanı ortaya çıkarması ve kalplerinizdeki şüpheyi gidermesi
192
içindir. Allah kalplerde olanı bilir.
ِ
dd- Farz kılmak: مُايِّصَلَا مْكُيِّلِعِ بَتَكِ/Oruç size farz kılındı. 193
ُ
ُ ُ َ
ِ ِ
ِ
ِ
ِ
ِ
ee- Koruma:ريِّغَ مْهُنَمِ ٌةٌ َ فَئِآ َطَ تُيِّبِ كَدَنَعِ نمِ اوَزًربِ اَذَا َ فَ ٌۘةٌعِاَطَ َ نِوُلَوقِيُوَ
َ
ُ
ُ
ْ ُ ْ
َ ْ
َ َ
َ َ
َ
َ َ
ْ
َ ْ
َ
ِ
ِ
�
�
لاَيِّكِوَ � للّهاِبِ ىَ ٰ فَكِوَ � �للّها ىََلِعِ ْ لِّكِوتِوَ مْهُنَعِ ضَِرعَِا َ فَ ۚ َ نِوتَِيِّبَيُ امِ بَتَكُيُ � للّهاوَ ُ �لٍوقِتِ يْذَِلَا/
ُ َ
ُ ُ َ ُ ُ ْ
َ
ً
َ َ
ْ ْ
َ
َ ُ َ
َ
َ َ ْ ُ ْ َ
َ
� َ
“İşimiz itaat” diyorlar, yanından ayrılınca da içlerinden bir grup,
içinden, senin söylediğinin tersini kuruyor, Allah da onların içle-
rinden kurduklarını kaydediyor. Sen de bunlardan yüz çevir ve
194
Allah’a güven, (güvenilecek) vekil olarak Allah yeter.
Yukarıda anlatılanlar, kitap kavramının lugavi tahlili ve
Kur’ân perspektifinden yorumu mesabesindedir. Kur’ân hak-
kında bizzat kendisinin kitap kelimesini kullanması üzerinde
durulması gereken bir meseledir. Zira henüz kâğıda dökülme-
miş, iki kapak arasına alınmamış ve insanların gözleriyle görüp
duyu organlarıyla somut bir şekilde müşahede edemedikleri
vahiy için kitap kelimesinin kullanılmış olması dikkate değer-
dir. Bunun bir sebebi, yukarıda da belirtildiği gibi Hz. Peygam-
berin içinden çıktığı Arap toplumunun diğer din mensupları
192 Âli İmran, 3/154.
193 Bakara, 2/183.
194 Nisâ, 4/81; İbnü’l-Cevzî, Nüzhe, 514, 515.