Page 112 - Mustafa Baş KUR’AN-I KERİM’İN MADDİ VARLIĞI
P. 112

KUR’ÂN’IN KELİME SEÇİMİNDEKİ TİTİZLİĞİ     111

                                             143
          yaratarak bu fiilin sebebi olmaktadır.  Zemahşerî’nin bu dü-
          şüncesinde mutezile mezhebinin Allah’ın hidayet ve dalaleti
          yaratmayacağına yönelik kabulleri etkili olmuş görünmektedir.
          Râzî de konuyu detaylı olarak ele almış, tefsirindeki hâkim üs-
          luba uygun olarak meseleyi maddeler halinde tek tek irdele-
          miştir. Ancak burada bu görüşleri tek tek zikretmeyecek, an-
          ladığımız kadarıyla Râzî’nin kabul ettiği fikirleri kısaca ifade
          edeceğiz.

              Râzî’ye göre ayette Allah’a isnad edilen idlâlin hakiki ma-
          nada anlaşılması mümkün değildir. Zira kelimenin hakiki ma-
          nası kişiyi hak yoldan çevirmek veya hak yoldan dönmeye da-
          vet etmektir. Her iki manasıyla da kelimenin Allah için kulla-
          nılması caiz değildir. Müfessir fikrini maddeler halinde ayet-
          lerle ispat etmektedir. Ona göre Kur’ân’da Allah’a isnad edi-
          len idlal/saptırma ya bu ayette olduğu gibi bir sınama ve im-
          tihan manasında ya da ceza manasında kullanılmıştır. Birin-
          ci durumda Allah müteşabih bir ayeti veya fiili zikreder veya
          yaratır. İnancında problem olanlar bundaki hikmete ve nasi-
          hata teslim olmak yerine bilgisizce te’viller yaparak, hakkın-
                                                                    144
          da bilgi sahibi olmadığı meselelere takılarak yoldan çıkarlar.
          İkinci durum ise kâfirlerin yaptıklarının sonucunu ifade etmek
                                145
          için kullanılan idlaldir.  Bu bağlamda Kur’ân’da Allah’a nis-
          bet edilen bu kelimenin hakiki manada anlaşılması mümkün
          olmayınca onu te’vil etmek gerekmektedir. Nitekim Allah’a is-
          nad edilen idlal O’nun tarafından indirilen ayetlerin kâfirler






          143 Zemahşerî, Keşşâf, I, 118.
          144  Bknz, Ali İmran, 3/7.
          145  Bknz. Ğâfir, 40/71.
   107   108   109   110   111   112   113   114   115   116   117