Page 418 - islam
P. 418
Allah Katındaki Din: İSLAM 393
Mürşit konumunda olan kimselerin tasavvuf kültürü ve tari-
kat geleneğinin bir sonucu olarak, temsil ettiği kurumun sil-
silesinde yer almaları, bulundukları konuma gelirken bir ön-
ceki mürşitten icazet almaları gerekmektedir. Toplum içinde
kimden bilim aldığı, nerede yetiştiği, temsil ettiği makamda
yetki sahibi olup olmadığı tartışılan kimselerin dinî bilgi se-
viyeleri de görecelilikten öte geçememekte ve kendileri eleş-
tirilmekten kurtulamamaktadır.
Tasavvuf ve tarikatların geçmişten günümüze doğru dini öğ-
retme, hayat tarzı hâline getirme ve en azından kendi münte-
siplerinin nefsini terbiye etme gibi önemli bir görevi varken,
günümüzde bazı kesimlerde bu hususlar üzerinde durulma-
maktadır. Hepsi Allah’a giden yolda Allah’ın kullarına hizmet
ettiklerini söylerken bu alanda kendi aralarında üzerinde it-
tifak edilen bir ilke, yöntem ve metot geliştirememektedir. İn-
sanları motive etme, eğitme ve Allah-kul arasındaki ilişkilere
manevi bir seviye kazandırma amacı yerine, sayısal çoğunluk
ve güçlülük iddiası ön plana çıkmaktadır.
Bunun yanında tarikatlar günümüzde, geçmiştekinden çok
farklı olarak, yakın geçmişte eleştirilen öncüllerine benzer
şekilde devlete hükmetmeye, devlet adamlarına emretmeye
yönelmekte, asli görevleri yerine devleti yönetmeye talip ol-
maktadır. Dolayısıyla hangi vasıfları taşıdığı, hangi özel eğiti-
mi aldığı belli olmayan kimseler, salt dinî bilgilerle Kur’an’ın
emri olan “Emanetleri ehline veriniz.” (Nisâ, 4/58) ayetini ve
Hz. Peygamber’in uygulamalarını hiçe sayarak, kendilerinden
kabul ettikleri insanları devlette etkin konuma getirmeye ça-
lışmaktadır.
Karşı taraftan bakıldığında tarikatlar dinin emir ve yasakla-
rına uymayı, onun kurallarını uygulamayı ilke edinmeleri ge-
rekirken günlük siyasetin malzemesi hâline gelmektedir. Bu
konuda kendisinin de tasavvuf ehli olduğu söylenen Bağdatlı
Ruhi’nin asırlar önce yazdığı Terkib-i Bend’inde devlet adam-