Page 421 - islam
P. 421

396  Prof. Dr. Mustafa ERDEM


           Aynı şekilde, bazı ehl-i tasavvuf olduğunu ileri sürenler cahil,
           bağnaz ve din dışı tutum, davranış ve uygulamalarıyla sosyal
           hayatı  bütünüyle  çekilmez  hâle  getirdikleri  görülmektedir.
           Onlar dünyevi bir varlık olan insanı, dünyanın dışında kalan
           bir hissiyata sürükleyen hâle getirmesi, dine ve insanlığa kar-
           şı yapılmış en büyük yanlış olacaktır. Nitekim Hz. Peygamber
           kendisi hayatta iken dünyevi görev ve sorumluluklarını, sırf
           dinî hassasiyet ve beklentilerle ihmal edenleri eleştirmiş ve
           onların kendisini örnek almalarını istemiştir.
           Hz. Peygamber, amellerini az bularak devamlı oruç tutmak,
           geceleri  uyumadan  ibadetle  meşgul  olmak  ve  kadınlarıyla
           temas etmemek gibi zoraki ve aşırı birtakım tedbirlere baş-
           vurmayı kararlaştıran ve bu hareketlerine takva duygularını,
           ibadete düşkünlüklerini veya günahlarının çokluğunu gerek-
           çe yapmak isteyen birkaç sahabeyi haber alır. Onlara; “Sizin
           içinizde Allah’tan en çok korkanınız ve en takvalı olanınız be-
           nim. Ama ben oruç tutarım, iftar da ederim. (Oruç tutmadığım
           zamanlar da olur). Geceleri ibadet ederim, uyurum da. Kadın-
           larımla da görüşürüm. Kim benim sünnetimden yüz çevirir, ya-
           şayışımın dışına taşarsa o benden değildir. (Benim yolumu terk
           etmiştir).” buyurmuştur (Buhârî, Nikâh, 1; Müslim, Nikâh, 5).
           Hz. Aişe validemiz Hz. Peygamber’den benzer bir olayı biraz
           kapalı bir şekilde şöyle aktarmaktadır: “Bazılarına ne oluyor
           ki, benim işlediğimi işlemekten çekiniyorlar. Allah’a yemin ede-
           rim ki ben Allah’ı onlardan daha iyi bilir ve Allah’tan onlardan
           daha fazla korkarım.” (Buhârî, İ’tisâm, 5; Müslim, Fezâil, 128).

           Günümüzde Müslümanların karşılaştıkları en önemli prob-
           lemlerden birisi hiç şüphesiz din ile siyasetin birleştirilmesi/
           iç içe girmesi, hatta zaman zaman siyasetin ve siyasilerin di-
           nin ve dinî değerlerin önüne geçmesidir. Bu noktadan hare-
           ket edildiğinde dinin evrensel boyutu siyasetin kısır döngüsü
           ve dar alanına sıkışıp kalmaktadır. Dolayısıyla din siyasilerin
           elinde sosyal, siyasal, radikal çatışmaların ana unsuru veya
           terörün  tetikleyicisi  durumuna  düşmektedir.  Böyle  durum-
   416   417   418   419   420   421   422   423   424   425   426