Page 110 - Hz_Nuh
P. 110
Hz. NUH 109
da tövbe eden kişinin iyiliklerine yönelik olacaktır demiştir.
Buna karşılık Maturidî; şefaatin günahkârlar için olacağını,
günahı olmayanın zaten şefaate ihtiyacı olmayacağını söyle-
339
miştir.
Yaygın kanaate ve intikal eden bilgilere göre şefaat, ilahi ga-
zap ve cezaya sebep teşkil eden küçük günahlar için söz ko-
nusudur. Bu tür günahları işleyen kimse, iyilerin ve Hakk’ın
rızasına mazhar olanların şefaatiyle bağışlanır. Şefaatin olma-
yacağını söyleyenlere göre Kur’an-ı Kerim ve hadisi şeriflerin
ilahi lütuf çerçevesinde beyan ettiği birçok bağışlama müj-
deleri ortadan kaldırılmakta, ilim ehlinin Cenab-ı Allah’a ve
rahmetine yönelik yaratılıştan gelen ümitleri suya düşmekte,
ayrıca peygamberin şefaatine ümit bağlamış Müslümanların
340
duası geçersiz hâle gelmektedir. Buradan hareketle şefaat
konusunun iki boyutu bulunmaktadır: Birincisinde şefaatin
olmama ihtimali, nefsî zaafları bulunanları ve günaha meyilli
olanları teşvik etmektedir. Böyle olanlar zaten yeterince gü-
nahım var veya yeterince günaha daldım diyerek karamsarlı-
ğa düşmekte, kurtuluş ümidini kaybetmektedir. İkinci grupta
olanlar ise çeşitli zaafları dolayısıyla günaha girmiş fakat çı-
kış yolu ve kurutuluş çaresi aramaktadır. Bu durumda olanlar
işledikleri günahtan pişmanlık duymakta, Yüce Allah’a ve Hz.
Muhammed’e karşı mahcubiyet içinde bulunmakta, şefaat
ümidiyle gelecek adına daha düzenli bir dinî hayatı yaşama
gayreti içine girmektedir.
“Arşı yüklenenler ile onun çevresinde bulunanlar, Rablerini
hamd ile tesbih ederler, O’na iman ederler ve müminlerin ba-
ğışlanmasını dilerler: Ey Rabb’imiz! Sen, rahmetin ve ilminle
her şeyi kuşattın. Tövbe edenleri ve yolundan gidenleri bağışla,
onları cehennem azabından koru! Rabb’imiz! Onları da, on-
ların atalarından, zevcelerinden, nesillerinden iyi olanları da
339 Maturidî, Te’vilat, s. 2/179.
340 Maturidî, Kitabü’t-Tevhid, s. 475.