Page 114 - Hz_Nuh
P. 114
Hz. NUH 113
Müslim, Peygamber’imiz Hz. Muhammed’den şöyle uzunca
bir hadis rivayet etmektedir: “Müezzini duyduğunuz zaman
onun söylediklerini siz de söyleyin. Sonra bana salavat getirin.
Çünkü kim bana bir kere salavat getirirse Allah ona on defa sa-
lavat getirir (merhamet eder). Sonra benim için Allah’tan ‘Ve-
sile isteyin’. Çünkü vesile cennette öyle bir derecedir ki, Allah’ın
kulları arasından sadece bir kimseye nasip olur. Umarım ki o
ben olurum. Benim için vesile dileyen kimseye şefaatim vacip
355
olur.” buyurmuştur.
Sonuç olarak İslam âlimlerinin büyük çoğunluğuna göre bü-
tün peygamberlerin Allah’ın izniyle ahirette şefaat etmeleri
haktır ve gerçektir. Şefaat demek, günahı olan müminlerin
günahlarının bağışlanması, olmayanların daha yüksek dere-
celere erişmeleri için peygamberlerin ve Yüce Allah katında
dereceleri yüksek olanların Allah’a yalvarmaları ve dua etme-
leri demektir. Kâfirler ve münafıklar için hiçbir şekilde şefaat
söz konusu değildir. 356
Şefaat, günümüzde bazı çevreler tarafından tartışılan konu-
lar arasında yer almaktadır. Bu tartışmalar, Cenab-ı Allah’ın
kullarına yetki devrinde bulunacağı varsayımı, kimlerin şe-
faat yetkisine sahip olacağı ve bu yetkinin nasıl kullanılacağı,
şefaat edecek olduğu ileri sürülenlerin veya şefaat beklentisi
içinde olan kimselerin bu konuyu istismarı üzerinde yoğun-
laşmaktadır.
Yukarıda naklettiğimiz bilgilerden eğer ahirette müminlere
şefaat olacaksa bunun öncelikle peygamberlere ve özellikle
Peygamberimiz Hz. Muhammed’e verilen bir ilahi lütuf ol-
duğu anlaşılmaktadır. Anca Hz. peygamberden nakledilen
hadislere bakıldığında diğer peygamberlerin bile bu ikramı
kullanma konusunda bazı sıkıntıların olabileceği anlaşılmak-
355 Müslim, “İman”, 137.
356 Heyet, İlmihal, s. 1/129.