Page 107 - Hz_Nuh
P. 107
106 Prof. Dr. Mustafa ERDEM
Şefaat, İslam’da önemli bir konu olmakla birlikte doğrudan
peygamberlik ile alakalı değildir. Ancak insanlardan birisinin,
Yüce Allah katında, O’nun izniyle, günahkârlara şefaat etme-
si durumunda, peygamberler şefaat edeceklerin başında yer
almaktadır.
Şefaat konusu hadisi şeriflerde de yer almakta ve hem dünye-
vi hem de uhrevi tarafının bulunduğu belirtilmektedir. Başta
Peygamberimiz Hz. Muhammed olmak üzere bütün peygam-
berler, melekler ve salih kulların büyük günah işleyenlere şe-
323
faat edeceği bildirilmektedir. Hadislerde ahiret konusuna
daha fazla yer verilmekle birlikte “dünyada bir kimsenin meş-
ru işine yardımcı olmak” anlamındaki şefaate izin verildiğine
324
dair uygulamalardan da söz edilmekte , ancak “had” cezası
325
bunun dışında tutulmaktadır. Ayrıca Peygamber’imiz (sav),
ölünün bağışlanması için Müslümanların dua etmesini, dün-
326
yada ona şefaatçi olmak diye nitelemektedir.
Ahirette gerçekleşecek şefaatle ilgili hadislerin çoğu, Pey-
gamber’imizin (sav) şefaatine dair bulunmaktadır. Yüce Al-
lah’ın, özellikle bir duasını mutlaka kabul edeceğine dair her
peygambere tanıdığı ayrıcalığı, Peygamber’imiz Hz. Muham-
med dünyada kullanmamış, şefaat etmek amacıyla ahirete bı-
rakmış, Allah’a ortak koşmamak şartıyla büyük günah işleyen
327
herkesin bundan yararlanacağını söylemiştir.
Kur’an-ı Kerim’de geçen “makam-ı mahmud” ibaresi, Hz. Mu-
hammed’in kıyamet günü insanlara şefaat edeceği şeklinde
yorumlanmıştır. Sözlükte, “övgüye layık yer, yüksek dereceli
manevi makam” anlamına gelen makam-ı mahmud, kıyamet
günü sorgulama öncesinde uzun bekleyiş sebebiyle, bütün
323 Buhari, “Tevhid”, 24; Müslim, “İman”, 302.
324 Buhari, “İstikraz”, 9,18.
325 Buhari, “Hudud”, 2; “Enbiya”, 54; “Megazi”.
326 Müsned, 2/256; Müslim, “Zühd”, 74.
327 Buhari, “Tevhid”, 31; Müslim, “İman”, 37, 302,338-345.