Page 33 - Türk Ortodoks Patrikhanesi
P. 33
24 Dr. Musta a BAŞ
f
neminden daha güçlü hale getirilmiştir. Patrik de milletbaşı olarak ni
telendirilmiştir (6 l. Fatih tarafından verilen ve "Kimse, Patrike tahak
küm etmesin, kim olursa olsun hiçbir kimse kendine ilişmesin, kendisi
ve maiyetinde bulunan papazlar her türlü hizmetten ebediyyen muaf ol
sunlar, kiliseleri camiye tahvil edilmeyecektir. İzdivaç ve defin işleri,
sair adat ve işleri Rum Kilise ve adetlerine göre eskisi gibi yapılacak
tır" ibarelerini içeren Ferman, Patriğin dini hizmetlerini yerine getirme
si şartı ile tahta çıkan her padişah tarafından yenilenmiştir<7l.
Ortodoks Hıristiyan tebaaya, Fatih tarafından verilen bu imtiyazlar
patrikhaneyi devlet içinde bir devlet konumuna getirmiştir. Patrikha
ne'ye diğer sultanlar döneminde de kısıtlama getirilmemiş ve bu imti
8
yazlar Tanzimat Fermanı ile daha da genişletilmiştir< l.
Patrikhane kendisine tanınan bu imtiyazları yanlış olarak kullanmış
ve Osmanlı Devletinin yıkılmasına sebep olacak yıkıcı ve bölücü faali
yetlerin merkez üssü olarak tarihteki yerini almıştır. Kurtuluş savası es
nasında da Ortodoks Rumların Anadol ' y u işgal eden Yunan kuvvetle
u
rinin yanında yer alması için gayret göstermiştir. Bu sebeplerle savaş
sonrası yapılan nüfus mübadelesinde İstanbul dışında kalan bütün Ana
dolu' daki Rum nüfus Yunanistan ve adalara gönderilmiştir.
ah- Ermeniler
Osmanlı Devleti n in hakimiyeti altındaki diğer bir dini azınlık Er
'
meniler'dir. Onlar da Türkler'in engin hoşgörüsünden yararlanmışlar
dır. Bizans tarafından yıllarca baskı altında tutulan Ermeniler, Türklerin
hakimiyetinde rahat bir nefes almışlardır. Orhan Gazi Bursa'yı fethe
dince Kütahya'da yerleşmiş olan Ermenileri ve dini liderlerini Bur
sa'ya getirmiştir. Selçuklular döneminden itibaren Türklerin egemenli
ği altında yaşayan Ermeniler, merkezi idareye boyun eğen bir tavır ser
gilemişlerdir. Fatih Sultan Mehmet, İstanbul'u fethettikten sonra Bursa
Bölgesi Metropoliti Piskopos Hovakim'i İstanbul'a çağırmış ve bir Er-
(6) Bkz.Şahin, 59-60.
(7) Bkz. Sofuoğlu, 15.
(8) Bkz. Şahin, 76.