Page 225 - Microsoft Word - orjinal
P. 225

SUBHø RECEB MAHMESÂNÎ                225

           adâletli olup  olmadı÷ı bilinmedi÷i için  yemin ile kuvvetlendirilmesi
           gerekir. ømam øbn Ebî Leylâ ve seleften bazı kâdîler bu görüúü benim-
           semiútir. Aynı úekilde Hanefî bilgin øbn Nuceym de bu görüúü tercih
           etmiútir. Bu görüúü kabul eden meúhur Hanbelî ømam øbn Kayyım el-
           Cevziyye  úöyle demiútir: “Hâkim, do÷ruluklarında  úüpheye düúmesi
           halinde úâhitleri tefrik edebilir; bu durumda, onlara yemin ettirmesi en
           uygun olandır.” Mâlikîlerde de durum böyledir;  úüphelenildi÷inde
           úâhitlere yemin verdirilebilir. 201
              Mecelle-i Ahkâm-ı Adliyye bu ikinci görüúü kabul etmiú ve konuy-
           la ilgili 1727. maddeyi úöyle düzenlemiútir: “Aleyhine úahitlik yapılan
           kiúi, hükümden önce,  úahitlerin yalan söylemediklerine  dair yemin
           verdirilmesini hâkimden talep etti÷inde, úahitli÷in yeminle desteklen-
           mesine gerek görülürse, hâkim  úahitlere yemin teklif ederek ‘yemin
           ederseniz úahitli÷inizi kabul ederim aksi takdirde etmem’ diyebilir.”
              Modern kanunların tamamı, úâhitlere yemin verdirilmesini gerekli
           görmüútür. Bu ba÷lamda  Lübnan Medeni Muhakeme Usûlü Kanu-
           nu’nda; “ùâhidin, úâhitlikten önce tamamen do÷ruyu söyleyece÷ine ve
           do÷rudan baúkasına úâhitlikte bulunmayaca÷ına dair  yemin etmesi
           gerekir” denmiútir (md. 272). 202
              7. Tevâtür (úâhitlerin çoklu÷u, yaygın söylenti)
              Fakihlerin ço÷unlu÷una göre e÷er iki delil birbiriyle çeliúirse, sa-
           yıya bakılarak bunlar arasında tercih yapılmaz. Bu hususta  Mecel-
           le’de, “ùâhitlerin çoklu÷una itibar edilmez.  Yani taraflardan birinin
           di÷er tarafa nispetle úâhitleri çok oldu÷u için tercih olunması gerek-
           mez. Ancak úâhitlerin çoklu÷u tevâtür derecesine ulaúırsa durum de÷i-
              203
           úir”  denmektedir.
              Tevâtür lügatte, “çeúitli úeylerin birbiri peúine gelmesi”; ıstılahta
           ise, “sözleriyle bilgi meydana gelecek kadar kalabalık bir grubun aynı


          201  Bkz.  øbn Kayyım,  et-Turuku’l-Hükmiyye,   125;  øbn Âbidîn,  Muhammed Emin,
             Kurretu’l-Uyûni’l-Ahyar Tekmiletu Reddi’l-Muhtar, Kahire 1324/1906, c. I, s.73;
             el-Haraúî, Ebû Abdullah, ùerhu Muhtasar-ı Sîdî Halil, Kahire, 1316-17/1898-99, c.
             V, s.187.
          202  Aynı úekilde bkz. ùer‘î Mahkemeler Hukuku’nun 4 Teúrinussânî 1942 tarih ve 241
             sayılı yasama kararıya yayınlanarak yürürlü÷e girmiú olan 89. maddesi.
          203  Md. 1732.
   220   221   222   223   224   225   226   227   228   229   230