Page 226 - Microsoft Word - orjinal
P. 226

226                      øSLÂM HUKUK FELSEFESø

           úekildeki bir gruptan haber nakletmesi” demektir. 204  Mecelle bunu,
           “yalan üzere ittifak etmeleri aklen mümkün olmayan toplulu÷un habe-
                                205
           ri” úekilde tarif etmiútir.  Aslında bu, tevâtürün de÷il mütevâtir habe-
           rin tarifidir. Çünkü tevâtür, el-Âmidî’nin de dedi÷i gibi, haberin ken-
           disi de÷il, haberin a÷ızdan a÷ıza nakledilmesidir.
              Fakihlerin ço÷unlu÷una göre tevâtür, delillerin en açı÷ı olup, iki
           úâhidin úâhitli÷inden daha kuvvetlidir. 206  Mecelle tevâtürün kesin bilgi
           ifade etti÷ini, aksine delil ikame olunamayaca÷ını belirtmektedir. 207
           Gerçek anlamda kesin bilgi meydana gelmesi için tevâtürün, akıl ve
           his bakımından gerçekleúmesi mümkün olan úeyler hakkında olması
           úarttır.
              Tevâtür yoluyla haber nakleden grubun sayısı hususunda farklı gö-
           rüúler vardır. Mecelle bu konuda tercih edilen görüúü benimseyerek,
           belirli bir sayıyı úart koúmak yerine, tevâtür yoluyla haber verenlerin
           “yalan üzere ittifaklarını aklın mümkün görmedi÷i büyük bir kalaba-
                                           208
           lık” olması gerekti÷ini belirtmiútir.  Buna göre, sayıyı belirleme,
           hâkimin kararına bırakılmıútır. Ancak bu da, ihtilâflı hükümlerin
           oluúmasına neden olmuútur. Bu sebeple “Osmanlı Meúihat Makamı
           Fetvâ Dairesi” bunu sınırlandırarak, tevâtür yoluyla haber verenlerin
                                                  209
           20 kiúiden az olmamasını úart koúmuútur.  Aynı úekilde Osmanlı
           Temyiz Mahkemesi, bu sayının 25’den az olmaması gerekti÷ini karara
           ba÷lamıútır. 210
              Mecelle-i Ahkâm-ı Adliyye’de tevâtürle ilgili hüküm böyledir.
           Gerçekte Mecelle’nin bu hükmü, Fransız Komiserli÷inin 1926 yılın-
           daki emriyle ilgâ edilinceye kadar, Suriye ve Lübnan’da suistimal
                    211
           edilmiútir.  Haberin kesin bilgi ifade  edecek sayıda bir gruptan

          204  Bkz. el-Âmidî, el-øhkâm, c. I, s.151.
          205  Md. 1677.
          206  øbn Kayyım, et-Turuku’l-Hükmiyye,  s. 180.
          207  Md. 1733.
          208  Md. 1735.
          209  Mecelle úarihi Ali Haydar 1735. maddenin úerhinde buna iúaret etmektedir.
          210  13 Eylül 1309 mali yılında yayınlanmıú karar için bkz.  Ceride-i Mehâkim, sayı:
             753, s.11172.
          211  Bkz. 5 Mart 1926 tarih ve 1952 sayılı Lübnan Resmi Gazetesi’nde yayınlanan 29
             Ocak 1926 gün ve 82 nolu karar.
   221   222   223   224   225   226   227   228   229   230   231