Page 216 - Microsoft Word - orjinal
P. 216
216 øSLÂM HUKUK FELSEFESø
da kadınların úâhitli÷i kabul edilmemiútir. Ancak Ata ve Hammâd,
zina konusunda üç erkek ve iki kadının úâhitli÷inin; Zâhirîler ise, bir
erke÷in yerine iki kadınının, dolayısıyla sekiz kadının úâhitli÷inin
159
geçerli olaca÷ını kabul etmiúlerdir. Hasan el-Basrî, adam öldürme
konusunu zinaya benzeterek, bu fiilin de dört úâhit olmadan sâbit ol-
160
mayaca÷ını söylemiútir .
b. Üç kiúinin úâhitli÷i
ømam Ahmet b. Hanbel, Kubaysa b. Muharik hadisine dayanarak,
‘zengin oldu÷u bilinen bir kiúi fakir düútü÷ünü iddia ederse, üç úâhit
getiremedikçe iddiası kabul edilmez’ demiútir. 161
c.øki erke÷in úâhitli÷i
Bütün mezheplere göre bu tür úâhitlik, úâhitlerin hukuken aranan
úart ve sıfatları taúımaları kaydıyla, di÷er bütün meselelerde geçerlidir.
Bu hüküm Kitap ve Sünnete dayanmaktadır.
Kur’an-ı Kerim’de vasiyet ve talâk konusunda yer alan iki âyette
úöyle denilmektedir: “Birinizin ölümü yaklaútı÷ı zaman vasiyet sıra-
162
sında içinizden iki adil kiúi úahitlik yapsın” ; “Boúanan kadınlar
iddetlerinin sonuna varınca onları güzelce tutun yahut onlardan güzel-
ce ayrılın. øçinizden iki adil kiúiyi úahit tutun. ùahitli÷i Allah için dos-
163
do÷ru yapın.” Bir hadis-i úerifte de aynı husus vurgulanmıú, “Ya iki
úahit getireceksin yahut da onun yeminine itibar edilecektir”
buyurulmuútur. 164
øslâm bilginlerinin hepsi, zinanın dıúındaki hadlerin tamamında,
adil iki erkek úâhidi zorunlu görmüúlerdir. ømam Mâlik ve Ahmed øbn
Hanbel, daha ziyade erkeklerin aúina olabilecekleri ticari konuların
dıúındaki evlilik, boúanma ve benzeri meselelerde de adâletli iki erkek
úâhidi zaruri kabul etmiúlerdir. Biraz önce açıklandı÷ı gibi, Atâ,
Hammâd ve Zâhirî bilginlerin dıúında kalan fakihler, bu konuların
159 Bkz. øbn Kudâme, el-Mu÷nî, c. X, s.175; øbn Hazm, el-Muhallâ, c. IX, s.395.
160 øbn, Kudame, el-Mu÷ni, XII, s.6 ve devamı.
161 øbn Kayyım el-Cevziyye, et-Turuku’l-Hükmiyye, s. 144.
162 Mâide 5/106.
163 Talâk 65/2.
164 Buhârî bu hadisi Sahih’inde rivâyet etmiútir. Bkz. el-Aynî, Umdetu’l-Kârî, c. XIII,
s.243, 248.