Page 209 - Microsoft Word - orjinal
P. 209

SUBHø RECEB MAHMESÂNÎ                209

              3. Delillerin Tercihi
              Davalının suçsuz/borçsuz ve davacının bunun aksini ispat etmek
           için delil getirmek zorunda oldu÷u esas olunca; kimin davalı, kimin
           davacı oldu÷u, hangisinin delil getirmekle yükümlü oldu÷u, delillerin
           çeliúmesi halinde hangisinin delilinin tercih edilece÷inin bilinmesi
           önem arz etmektedir. øúte bu, “delillerin tercihi” olarak isimlendirilen
           konudur. Mecelle’de bu konuda pek çok örnek bulunmaktadır. Bun-
           lardan birinin açıklanmasıyla yetinilecektir.
              Bir kiúi, di÷erindeki bir malın kendisine ait oldu÷unu iddia etse ve
           di÷eri de konuyu yargıya intikal ettirse; bunlardan hangisinin, malın
           kendisine ait oldu÷unu ispat için delil getirmesi gerekir? Bu konuyla
           ilgili olarak Mecelle’de; “Mutlak mülk davasında hâricin delili tercih
                              132
           edilir” denilmektedir.  Buna göre, mal elinde olmayan  kiúi, mâlik
           oldu÷unu ispat etmek için delil getirmekle yükümlüdür. Çünkü görü-
           nürde malın mülkiyeti, elinde olan  kiúiye aittir. Bunun aksini iddia
           eden kiúinin delil getirmesi gerekir.  Hanefî  mezhebinin görüúü ve
           Ahmed  øbn  Hanbel’den  nakledilen iki görüúten biri bu  úekildedir.
           Ahmed  øbn Hanbel’den  nakledilen ikinci görüú ile  ømam Mâlik ve
           ømam eú-ùâfiî’ye göre, malı elinde bulunduran kiúinin delili, mutlak
           olarak önceliklidir. 133
                                         134
              Mecelle’nin øbn Nuceym’den  aldı÷ı küllî kâideler arasında, de-
           lillerin tercihine iliúkin úöyle bir kâide bulunmaktadır: “Sonradan
           meydana gelen úeyin, en yakın zamanına izafe edilmesi asıldır. Yani
           bir iúin meydana gelme zamanı ve sebebi hakkında ihtilâf edildi÷inde,
           o iúin uzak zamana nispeti sâbit olmadıkça, mevcut durumuna en ya-
                                  135
           kın zamana nispet edilir.”  Bu kâide üzerine, “Sa÷lıklı kiúinin delili,
           ölümcül hastalık halindeki kiúinin deliline tercih olunur. Meselâ bir


          132  “Tarih beyan olunmayan mülk-i mutlak davasında haricin beyyinesi evlâdır” (md.
             1757).
          133  Bkz. ed-Dimeúkî, Muhammed b. Abdurrahman øbn Hüseyin, Rahmetu’l-Ümme fi
             ihtilâfi’l-Eimme, (eú-ùârân’i’nin Mizânu’l-Kübrâ’sının kenarında) c. II, s. 205.
          134  øbn Nuceym, el-Eúbâh, s. 25-26. es-Suyûtî’nin el-Eúbâh’ında da úu kâide yer al-
             maktadır: “Her hadisede aslolan, en yakın zaman ile takdir edilmesidir”  (s. 43).
          135  “Bir emr-i hâdisin akreb-i evkatına izafeti asıldır. Ya’ni haâdis olan bir iúin sebep
             ve zaman-ı vukûunda ihtilâf olunsa zaman-ı baide nisbeti ispat olunmadıkça hâle
             akreb olan zamana nisbet olunur.” (md. 11)
   204   205   206   207   208   209   210   211   212   213   214