Page 206 - Microsoft Word - orjinal
P. 206
206 øSLÂM HUKUK FELSEFESø
aksine itibar olunmaz. Bu yüzden Mecâmi‘ 113 ve Mecelle’de zikredi-
len küllî kâideden hareketle, “Delilden do÷an ihtimal, ispat için yeterli
olmaz” denilmiútir. Sözgelimi bir kiúi, vârislerinden birine borcu ol-
du÷unu ikrar etse, bunu ölüm hastalı÷ı esnasında yapmıúsa, di÷er vâ-
risler kabul etmedikçe geçerli de÷ildir. Çünkü hastanın, di÷er vârisle-
rini mirastan mahrum etmeyi kastetmiú olma ihtimali, ikrarın hastalık
sırasında olmasına dayanmaktadır. Ancak ikrar sa÷lıklı iken yapılmıú-
sa, geçerlidir. Bu durumda di÷er vârisleri mirastan mahrum bırakmayı
kastetme ihtimali, mücerret bir ihtimal olması ve bir çeúit vehim ol-
114
ması bakımından, ikrarın yeterli delil olmasına engel olmaz” den-
miútir. 115
2. øspat Yükü
Her hukukî anlaúmazlıkta, davacı ve davalı olmak üzere en az iki
taraf vardır. Davacı görünürde olanın aksini iddia eder; davalı ise,
görünürde olana sarılır ve iddiayı inkâr eder. 116
øspat yargılamada bu derece önemli olunca; kimin ispatla yükümlü
tutulaca÷ının bilinmesine ihtiyaç hâsıl olmuútur. Davacı mı, yoksa
davalı mı ispatla yükümlü olacaktır? ùüphesiz ispat yükümlülü÷ü,
117
davacıya aittir. Bu úu úekilde açıklanmaktadır: øúlerde asıl olan,
görünürde olandır (zâhir); bunun aksini ileri süren, iddiasını ispat et-
118
melidir. Mecâmi‘ ve Mecelle’de; “Delil görünürde olanın zıddını
113 Güzelhisari, Menâfi, s. 329.
114 “Senede müstenid olan ihtimal ile hüccet yoktur. Mesela bir kimse veresesinden
birine úu kadar kuruú borcu oldu÷unu ikrar etti÷i takdirde e÷er maraz-ı mevtinde ise
di÷er verese tasdik etmedikçe bu ikrarı hüccet de÷ildir. Zira di÷er vereseden mal
kaçırmak ihtimali maraz-ı mevte müsteniddir amma hâl-i sıhhatda ise ikrarı
mu’teber olur ve ol halde olan ihtimal mücerred bir nevi tevehhüm oldu÷undan ik-
rarın hüccetiyetine mani’ olmaz” (md. 73).
115 Bu örnek Hanefî mezhebine göredir. Di÷er bazı mezheplerde farklı görüúler bu-
lunmaktadır. Geniú bilgi için bkz. Mahmesânî, en-Nazariyyetü’l-Âmme, c. II, s. 142
vd.
116 “Davacı, davayı terketti÷inde mahkemeleúmeye zorlanmayan; davalı ise, buna zor-
lanandır.” Bkz. el-Merginânî, el-Hidâye, c. III, s.125.
117 Latince’de bu kural úöyle ifade edilmektedir: “Actori incumbit probatio.” “Ei
incumbit probatio qui dicit non qui negat.”
118 Mecâmi‘de bu kural úöyle geçmektedir: “Deliller, mevcudun zıddını ispat etmek
için meúru kılınmıútır; yemin ise, aslın devamı için.” Bkz. Güzelhisari, Menâfi, s.
314.