Page 207 - Microsoft Word - orjinal
P. 207

SUBHø RECEB MAHMESÂNÎ                207

           ispat için; yemin ise  aslın devamı içindir” kâidesi  yer almaktadır. 119
           Aynı úekilde Mecelle’de; “Delil yükü davacı; yemin de davayı inkâr
                                              120
           eden davalı üzerinedir”  denilmektedir.  Bu kâideler  úu hadise da-
           yanmaktadır: “Delil davacının; yemîn de davalı veya inkâr edenin
           yükümlülü÷üdür.” 121
              Baúka bir ifadeyle, bir kiúi di÷erinin zimmetindeki bir úeyi iddia
           etse, bunu ispat etmesi gerekir. Çünkü davalı, baúlangıçta borçsuz
           kabul edilir. Bu anlamda Mecelle’de; “Kiúinin borçsuzlu÷u/ suçsuzlu-
           ÷u asıldır. Dolayısıyla bir kiúi, di÷erinin malını telef edip miktarı ko-
           nusunda ihtilâf etseler,  malı telef edenin sözüne itibar olunur;  mal
                                                          122
           sahibinin fazlalı÷ı ispat etmesi gerekir” denmektedir.  Bu küllî kâide,
           ùâfiî usulcülerinin istishâb konusunda dayandıkları kâidelerdendir.
           Onlar bunun üzerine, daha önce açıklanan benzeri  úu kâideleri bina
           etmiúlerdir: “Bir úeyin bulundu÷u hal üzere kalması asıldır. Herhangi
           bir zamanda sâbit olan úeyin, tersine bir delil bulunmadı÷ı sürece, aynı
           úekilde kaldı÷ına hükmolunur.” 123
              “Kiúinin borçsuzlu÷u/suçsuzlu÷u asıldır” prensibi, ispat edileme-
           yen iddianın reddini ve hali hazırdaki zâhir duruma dönülmesini ge-
           rektirir. Baúka bir ifadeyle, bulundu÷u hal üzere kalır; yani “eski olan,
                                                        124
           oldu÷u hal  üzere bırakılır”. Bu ifade,  Mecâmi‘  ve  Mecelle’nin
                          125
           kâidelerindendir.  Aynı anlamda Kâdîhân úöyle demiútir: “Asıl olan,
           eskiden beri olanın hali üzerine bırakılması ve delil olmaksızın de÷iú-
                         126
           tirilmemesidir.”  Ancak bu kural, eskiden beri olanın, zararlı olma-
           masıyla kayıtlıdır. Çünkü  Mecelle’nin ifadesiyle,  “zarar kadim ol-
           maz.” 127


          119  “Beyyine hilaf-ı zahiri isbat için ve yemin aslı ibka içindir” (md. 77).
          120  “Beyyine müddeî için ve yemin münkir üzerinedir” (md.76).
          121  Bu hadisi es-Suyûtî,  el-Câmiu’s-Sa÷îr’inde et-Tirmizî ve  el-Beyhakî’den naklen
             zikretmiútir. Bkz. n. 3225, 3226.
          122  “Berat-ı zimmet asıldır. Binaen alâ  zâlik, bir kimse birinin malını telef  edip de
             miktarında ihtilâf etseler, söz mütlifin olup, mal sahibi iddia etti÷i ziyadeyi isbata
             muhtaç olur.” (md. 8)
          123  Bu iki kâide, Mecelle’nin 5. ve 10. kâideleri olup, daha önce zikredilmiúti.
          124  Güzelhisari, Menâfi,  s.326.
          125  “Kadîm, kıdemi üzere terk olunur” (md. 6)
          126  el-Fetâva’l-Hâniyye (el-Fetâva’l-Hindiyye ile birlikte) c. III, s. 246.
          127  Md. 7.
   202   203   204   205   206   207   208   209   210   211   212