Page 203 - Microsoft Word - orjinal
P. 203

SUBHø RECEB MAHMESÂNÎ                203

           Fakat satıú anında hazır olmayan bir atı, kır oldu÷u halde ya÷ız diye-
           rek satsa, alıúveriú gerçekleúmez.” 96
              økinci örnekte, alıúveriúin ba÷layıcı olarak kurulmadı÷ını söyle-
           mek daha do÷ru olur. Çünkü Mecelle’ye göre akit, vasıf muhayyerli-
           ÷iyle, ba÷layıcı olmaksızın kurulmuútur; müúteri akdi onaylamak ile
           feshetmek arasında muhayyerdir.
              Hazır bulunan  úeylerin sıfatları açık oldu÷undan, herhangi  bir
           açıklama veya vasıflandırmaya ihtiyaç duyulmaz.  Bu nedenle vasıf-
           landırmada bir hata varsa, bunun bir tesiri yoktur. Fakat hazır bulun-
           mayan bir úeyin sıfatları bilinmiyor kabul edilir ve açıklamaya ihtiyaç
           duyulur. Bunun için bir kiúi, aranan bir vasıfla  bir mal satsa,  fakat
           satılan malın o vasfa sahip olmadı÷ı ortaya çıksa; Mecelle’ye göre bu
           alıúveriú ba÷layıcı olmaksızın kurulmuú olur; müúteri akdi feshedebi-
           lir. 97
               Buradan, duruma ve ba÷lama göre, vasıfların ve kelâmın anlamı-
           nın farklı olabilece÷i anlaúılır.
              2- “Bölünmeyen bir úeyin bir kısmını zikretmek, tamamını zikret-
                        98
           mek gibidir.”  Bu kâide, el-Merginanî’nin  el-Hidâye’si ve  øbn
           Nuceym’in el-Eúbâh ve’n-Nezâir’inde geçmektedir. es-Suyûtî de buna
           yakın bir ifadeyle, “bölünmeyi kabul etmeyen bir  úeyin bir  kısmını
           seçmek bütününü seçmek; bir kısmınııskat etmek hepsini ıskat etmek
                          99
           gibidir” demiútir.
              ùuf‘a hakkı, bu kâideye örnek olarak verilebilir. ùuf‘a hakkı bö-
           lünmez. Bu kâideye binaen Mecelle; “ùuf‘a hakkına sahip olan kiúi,
           úuf‘a hakkına sahip oldu÷u akardan bir kısmını alıp, geriye kalanını
           bırakamaz” demiútir. 100

           96  “Hazırdaki vasıf la÷v ve gaipteki vasıf muteberdir. Mesela, bâyi’ meclis-i bey’de
             hazır olan bir kır atı satacak oldu÷u halde úu ya÷ız atı úu kadar bin kuruúa satdım
             dese, icabı muteber olup ya÷ız ta’biri la÷v olur; amma meydanda olmayan bir kır
             atı ya÷ız deyu satsa vasf mu’teber olmakla bey’ mün’akid olmaz.” (md. 65).
           97  Bkz. Mecelle, md. 310.
           98  “Mütecezzi olmayan bir úeyin bazısını zikretmek, küllünü zikretmek gibidir.” (md.
             63.)
           99  el-Merginânî, el-Hidâye,  c. I, s.184;  øbn Nuceym,  el-Eúbâh, s.  64; es-Suyûtî,  el-
             Eúbâh, s. 108; øbn Abdüsselâm, Kavâidü’l-Ahkâm, c. II, s. 86.
          100  Md. 1041.
   198   199   200   201   202   203   204   205   206   207   208