Page 147 - Microsoft Word - orjinal
P. 147

SUBHø RECEB MAHMESÂNÎ                147

           maslahat, âdet ve akılla bilinebilmektedir. E÷er ùerîat bu maslahatı
           ortaya koymamıúsa, onu belirleme görevinin bize düútü÷ünü açıkça
           anlarız. 48
              Kısaca, ømam Necmüddin et-Tûfî, el-Mesâlihu’l-Mürsele adlı risa-
           lesinde; “zarar ve zarara karúılık zarar vermek yoktur” hadisini açık-
           lamaya çalıúmıú ve bunun, “maslahatın aksini gerektirdi÷i durumlar
           hariç, açıkça belirlenen her hüküm” anlamına geldi÷ini belirtmiútir. 49
              Son olarak, øbn Kayyım el-Cevziyye, zaman, mekân ve durumla-
           rın de÷iúmesiyle hükümlerin de÷iútirilmesi konusundaki örnekler ara-
           sında, hocası øbn Teymiyye’nin  úöyle dedi÷ini rivâyet etmektedir:
           “Ben ve bazı arkadaúlarım, Tatarların hâkim oldu÷u zamanda, onlar-
           dan úarap içen bir toplulu÷a rastladık. Yanımda bulunan arkadaúla-
           rımdan biri onlara müdahale etmek istedi. Ben ise ona müdahale ede-
           rek; ‘Allah  úarabı Allah’ı anmaktan ve namazdan  alıkoydu÷u için
           haram kıldı. Hâlbuki úarap bunların insanları öldürmesine, çocukları
           köleleútirmesine ve malları talan etmelerine engel oluyor;  onun için
                              50
           bırak onları’  dedim.”  Bu, zarûret bölümünde açıklanacak olan, “iki
           kötülükten hafif olanı tercih edilir” kâidesinin örneklerindendir.

              F. Sonuç
              Zaman, mekân  ve  úartların de÷iúmesine uygun  olarak,  úer‘î
           nassların de÷iúebilece÷ine dair farklı görüúler ana hatlarıyla bunlardır.
           Bu noktada birbirinden tamamen farklı görüúleri aza indirecek önemli
           hususlara dikkati çekmek gerekecektir:
              a) Görüú ayrılı÷ı bulunan alan dardır. Çünkü muâmelâtla ilgili
           nasslar, ibadetlerle ilgili nasslara kıyasla çok azdır.
              b) De÷iúme ve düzenlemeye konu olan hükümlerin büyük ço÷un-
           lu÷u, tikel konulara iliúkin olup, geçmiúte, úimdi ve gelecekte bütün
           ülkelerde geçerli bir prensip olan küllî kâidelerle ilgili de÷ildir.
              c) Dünya hayatı ile ilgili olan ve Hz. Peygamberin içtihat ederek


           48  Rızâ, Muhammed Reúit, Yüsru’l-øslâm, Kahire 1938, s. 72,73; el-Menâr, c. IX, s.
             245-270.
           49  Bu merhum Allame ùeyh Mustafa el-Galâyînî’nin, et-Tûfî’nin sözü üzerine yaptı÷ı
             açıklamadır. Bkz. el-Galâyînî, el-øslâmu Rûhu’l-Medeniyye, Beyrut 1935,  s. 30.
           50  øbn Kayyım, ø‘lâmu’l-Muvakki‘în, c. III, s.3.
   142   143   144   145   146   147   148   149   150   151   152