Page 146 - Microsoft Word - orjinal
P. 146
146 øSLÂM HUKUK FELSEFESø
lerin gerektirdi÷i úekilde mi fetvâ verilir? Yahut da: “Biz taklitçiyiz,
içtihada ehliyetimiz olmadı÷ından yeni bir hüküm koyamayız. Bu
yüzden müçtehitlerden kitaplarda nakledilenlere göre fetvâ veririz”
úeklinde mi söylenir?
el-Kârâfî’nin cevabı úöyle olmuútur: “øslâm hukukunda âdetlere
ba÷lı olan her hüküm, âdet de÷iúti÷inde, yeni âdetin gerektirdi÷i úekil-
de de÷iúir. Bu taklitçiler tarafından içtihadın yenilenmesi de÷ildir ki,
içtihat ehliyeti úart koúulsun. Bilakis bu, âlimlerin içtihat edip üzerin-
de icmâ ettikleri bir kuraldır. Biz bu konuda, muhalefet etmeksizin
onlara uymaktayız.”
Bu cevap, úüphesiz, içtihat üzerine bina edilmiú hükümlerle ilgili
olup, nassların de÷iútirilmesiyle iliúkisi yoktur. Fakat bundan sonra
gelen pasaj kesin bir úekilde úunu ifade etmektedir: “Âdetler üzerine
kurulan fıkıh konularının tamamında, âdetler de÷iúti÷inde, o konular-
daki hükümler de de÷iúir.” Bu söz, mutlak olarak de÷erlendirilirse,
istisnasız bütün hükümleri kapsar ve biraz önce zikredilen Ebû
Yûsuf’un görüúlerine de uygun düúer.
5. Hanbelî Mezhebine Mensup ømam et-Tûfî
ømam Necmüddin Ebu’r-Rabî‘ Süleyman b. Abdulkaviy et-Tûfî
(ö. 716/1316), maslahatı nass ve icmâın önüne geçirmeyi açıktan ifade
eden Hanbelî mezhebinin önde gelen âlimlerdendi. 46
47
Bu imam, “zarar ve zarara karúılık zarar vermek yoktur” hadisi
úerifinin úerhinde, “maslahat, nass ve icmâ ile çatıútı÷ında, tahsis ve
beyan yoluyla bu ikisine tercih edilir.” demiútir.
et-Tûfî’nin benimsedi÷i bu görüú, ømam Mâlik’in kabul etti÷i
mürsel maslahat de÷ildir; belki ondan daha da ileridir. et-Tûfî, ibadet
ve mukadderâtın (nasslarla tayin edilen dini hükümler) nass ve icmâa
dayandırılması, muâmelât ve di÷er hükümlerde maslahatların gözetil-
mesi görüúündedir. Çünkü mükelleflerin haklarının gözetilmesindeki
46 Hayatı için bkz. ùattî, Cemil, Muhtasaru Tabakâti’l-Hanbelî, ùam 1339/1920, s.
52.
47 Mecelle, md. 19. Bu hadis, hasendir. Ahmet b. Hanbel, Müsned; Mâlik, el-Muvattâ;
el-Hâkim, el-Müstedrek; el-Beyhakî, ed-Darekutnî ve øbn Mâce, Sünen’lerinde ri-
vâyet etmiútir. Bkz. es-Suyûtî, el-Câmiu’s-Sa÷îr, n. 9899; es-Subkî, ùerhu’l-Min-
hâc, c. III, s.108; es-Suyûtî, el-Eúbâh, s. 59, 60.