Page 107 - Microsoft Word - orjinal
P. 107
SUBHø RECEB MAHMESÂNÎ 107
buna karúılık, øslâm bilginlerinin ço÷unlu÷u ile ùîa’dan Zeydiyye,
kıyası delil olarak kabul etmiútir. 93
Kıyası hüccet olarak kabul eden øslâm bilginlerinin ço÷unlu÷u da,
kıyasa dayanmanın derecesi hususunda ihtilâf etmiúlerdir. Ehl-i re’y
veya Irak ekolü, kıyasın alanını geniú tutarken, ehl-i hadîs veya Hicaz
ekolü, bu hususta çok katı davranmıútır. Mesela bazı Hanefîler, illette
ittifak olmaksızın sırf vasıflardaki benzerli÷in kıyas için yeterli olaca-
÷ını ifade ederken; Ahmed øbn Hanbel mürsel veya zayıf hadisin kıya-
sa tercih edilece÷ini, bu delilin ancak zorunluluk halinde kullanılabi-
94
lece÷ini söylemiútir.
Kıyas konusu, onu kabul edenler ile reddedenler arasında tartıúma-
lara yol açmıútır. Her grup kendi görüúünü desteklemek için úer‘î de-
liller ileri sürmüútür. Bunlardan önemlileri özetle úunlardır:
Kıyası kabul etmeyenler, buna ihtiyaç olmadı÷ını, çünkü Kur’an-ı
Kerim’in kıyasa mahal bırakmadı÷ını ileri sürmüúler ve görüúlerine úu
âyetleri delil getirmiúlerdir: “...Bu Kitab’ı sana, her úey için bir açık-
95
lama olarak indirdik...” ; “...Biz kitapta hiçbir úeyi eksik bırakma-
96
dık...” ; “Hakkında ayrılı÷a düútü÷ünüz herhangi bir úeyde hüküm
vermek, Allah’a aittir...” 97
Ayrıca bunlar, kıyasın zannî oldu÷unu ve zanna dayanılamayaca-
÷ını, nitekim Kur’an’da “…ùüphesiz zan, hakikat namına hiçbir úey
98
ifade etmez” buyuruldu÷unu söylemiúlerdir. Onlar bir de Hz. Pey-
gamber’in úu hadisini delil olarak ileri sürmüúlerdir: “Bir kavmin (top-
lulu÷un), iúleri kendi görüúleriyle kıyas ederek, haramı helâl, helâlı
99
haram saymaları ümmetim için en büyük fitnedir” . Aynı úekilde bazı
sahâbe ve Tâbiînin kıyası kötüleyen sözlerini delil göstermiúlerdir.
Kıyasın fikir ayrılı÷ına, mezheplerde ve içtihatta tefrikaya yol açtı÷ı
sonucuna varmıúlardır.
93 el-øsnevî, Nihâyetü’s-Sûl, c. III, s. 8.
94 øbn Kayyım, ø‘lâmu’l-Muvakki‘în, c. I, s. 25, 26.
95 Nahl 16/ 89.
96 En’âm, 6/38.
97 ùûra, 42/10.
98 Necm 53/28.
99 Ibn Kayyım, ø‘lâmu’l-Muvakki‘în, c. I, s. 217 vd.