Page 66 - Mustafa Baş KUR’AN-I KERİM’İN MADDİ VARLIĞI
P. 66
MEAL ÇALIŞMALARI, KİTAP VE SUHUF KAVRAMLARI 65
ne de şu tarihteki fıkhi içtihada benziyor. Burada felsefe önem-
li. Niye? Adam problemi çözmek adına kuralı terk edip bir hü-
küm inşa ettiyse ben de böyle bir usul oluşturdum, dinin ma-
kasıdı çerçevesinde. Usul de değişebilir tabi. Bunun en bariz
örneği Hanefilerin İstihsan kavramıdır. İstihsan nedir? Kıya-
sı terk etmektir. Nedir kıyas? İşte illet benzerliğini buluyor-
sunuz. Fakat kıyas dediğimizde kurallar var ve kurala uyuldu-
ğunda hayat tıkanıyor. “İstihsan yeni bir din uydurmaktır” de-
miş İmam Şafii. Kendisi de ıstıslah demiş. Öbürü Mesalih-i
mürsele demiş. Sonuç itibariyle müctehit kim biliyor musu-
nuz? Gerektiğinde kendi koyduğu kuralı da bozandır. Sözgeli-
mi Türkiye Büyük Millet Meclisi kanun çıkarıyor, altı ay bir yıl
sonra değiştiriyor. Dolayısıyla ben Kur’an-ı Kerim’in bir ilkeler
manzumesi olmakla birlikte anahtar teslimi, şablon hükümler
koymadığını, fakat hayatın her alanına dair genel esaslar zik-
rettiğini düşünüyorum.
مْتَعِيُابَتِ اَذَِإِ ْاوَدَِهُ ْ شَْأَوَ “Alışverişe (sözleşmelerinize) şahit tutun”
َ
ُ
ْ ْ َ َ ْ ُ َ
diyor. Buradaki şahidin maksadı ne? Bir problem olduğunda
akit’deki hakların garantörlüğüdür. Bu, bunun karısı bu, bunun
oğlu. Bu bundan doğdu. Malı bundan aldı, etti. Ben bugün va-
deli alışverişte ne kâtip ne de şahit tutuyorum. Kredi kartını
veriyor, işimi hallediyorum. Şahit ölür, kâtip ölür, fakat benim
kredi kartımın belgesi ölmez. Ne oldu? Ben burada kendi şart-
larıma göre bir yorum yaptım. Oradaki kâtibi şahiti karta dön-
dürdüm. Dolayısıyla bir çelişki olmadığını düşünüyorum söy-
lemimde. Yani müçtehitler kendi zamanlarına uygun bir din
anlayışı inşa ettiler. Bugün sıkıntımız ne biliyor musunuz? Bu-
gün biz kendi topraklarımıza, kültürümüze uygun bir din anla-
yışı inşa edemedik. Edemiyoruz. Bir adam Hanefi mezhebinde
kız çocuğu doksan kilometre ileride mahremsiz gidemez diye