Page 395 - islam
P. 395

370  Prof. Dr. Mustafa ERDEM


           bulunanlar aynı zamanda İslam tasavvufunun öncüleri ola-
           rak kabul edilmektedir. Benzer şekilde yaşadığı dönemin en
           önemli mutasavvıflarından olan Hasan Basri (ölm. 110/728)
           aynı zamanda bilim adamı, fakih ve müfessirdir. Onu diğer bi-
           lim adamlarından ayıran özellik, kalbe önem vermesi, nefis
           muhasebesi yoluyla günahtan korunmaya çalışması ve dünya
           sevgisi dolayısıyla ahiret konusunda gaflete düşenleri uyar-
           masıdır. Onun din anlayışı, dinî uygulamaları ve hayat tarzı,
           Batılıların mistisizm dediği ve ileriki dönemlerde Müslüman
           sufilerde sıklıkla sözü edilen herhangi bir keşif/keramet bek-
           lentisi olmaksızın, Allah’ın rızasını kazanmak için bir Müslü-
           man’ın yapması gereken şeylerdir.

           Sahabenin dinî uygulamaları, ileriki yıllarda Hz. Peygamber’e
           en yakın bir kuşak ve dini en iyi yaşayan insanlar olarak de-
           ğerlendirildikleri için örnek alınmıştır. Bu anlayış dolayısıy-
           la Ehl-i Sünnet İslam tasavvufunun günümüzdeki en önemli
           temsilcilerinden olan Nakşibendilik Hz. Ebu Bekir, Kadirilik
           ise Hz. Ali yoluyla Hz. Peygamber’e ulaştıklarını ileri sürmüş-
           lerdir. İslam tarihinin ilk üç asrında züht ehli ile Ehl-i Sünnet
           itikat ve uygulamalar arasında herhangi bir çatışma yaşan-
           mamıştır.

           Bugün anladığımız anlamda tasavvuf ilk olarak Basra’da or-
           taya çıkmıştır. İlk sufi ismini alan kişi de Ebu Haşim’dir. (ölm,
           150/767) İlk tekke de Suriye’nin Reml şehrinde bulunan Ebu
           Haşim tekkesidir. Tasavvufu bir hayat tarzı olarak ilk sistem-
           leştiren ise Süfyan es-Sevrî’dir. (ölm, 161/778) Bu mesleğin
           yayılmasına ilk hizmet edenler Zünnûn Mısrî, (ölm. 245/859)
           ve Ebu Yezid Bistamî’dir. (ölm. 261/875)

           Dokuzuncu yüzyıldan sonra İslam’ın ilk yıllarındaki züht ve
           takva  hareketi,  Batılı  anlamdaki  mistisizm  şeklinde  bir  ka-
           rakter kazanmaya başlamıştır. İlk yıllarda tasavvuf ehli daha
           çok Allah korkusu ve kısmen Allah sevgisinden bahsederken
           bu yeni dönemlerde Allah tarafından bir lütuf olarak verilen
   390   391   392   393   394   395   396   397   398   399   400