Page 307 - islam
P. 307

282  Prof. Dr. Mustafa ERDEM


           7/157); “…Sen kitap nedir, iman nedir bilmiyordun…” (Şûrâ,
           42/52); “Sen bundan önce ne bir kitap okuyabiliyor ne de onu
           kendi elinle yazabiliyordun; öyle olsaydı gerçeği çürütmeye ça-

           lışanlar kuşkuya düşerlerdi.” (Ankebût, 29/48) ayetleri ile Hz.
           Peygamber’in  okuma  yazma  bilmediği  vurgulanır.  Ankebut
           suresindeki bu ayeti kerime ile ayrıca Hz. Peygamberin niçin
           okuma yazma bilmediği sorusu da cevaplanmış olur.
           Hz. Peygamber okuma yazma bilseydi insanlar, vahiy olarak
           geldiğini  söylediği  ayetleri,  başka  yerlerden  aldığını  iddia
           ederek  ona  inanmamak  için  gerekçe  olarak  kullanırlardı.
           Nitekim müsteşrikler Hz. Peygamber’in ümmi olduğunu bil-
           dikleri için, geçmişe dair anlattığı bir kıssanın kaynağını izah
           etmek istediklerinde, onun kendisinin bu kıssayı yazmış ola-
           bileceğini  söylemeye  cesaret  edememiştir.  Fakat  bu  gerçe-
           ğe  rağmen  ileriki  dönemlerde  Hıristiyanlardan  kötü  niyetli
           sözde bilim adamlarından onun Kur’an-ı Kerim’i başkasına
           yazdırdığını iddia edenler olmuştur. Oysa Hz. Muhammed’in
           okuma yazma bildiğini iddia edenler çok iyi bilirler ki onun
           yaşadığı  zamanda,  yararlandığını  iddia  ettikleri  Kitabı  Mu-
           kaddes’in henüz Arapçaya tercümesi bile yapılmamıştır. Eğer
           o bilim adamları kendi kutsal kitaplarının orijinal nüshala-
           rını bulabilseler veya İslam’ı herhangi bir ön yargıdan uzak
           inceleyebilselerdi şu gerçeği görebilirlerdi: Âl-i İmrân suresi
           81. ayetinde Hz. Muhammed’in peygamber olarak geleceği ile
           alakalı şöyle buyrulmaktadır:
           “Allah  peygamberlerden  ‘Ben  size  kitap  ve  hikmet  verdikten
           sonra nezdinizdekini tasdik eden bir elçi size geldiğinde ona
           mutlaka  inanacak  ve  yardım  edeceksiniz.’  diyerek  söz  almış,
           ‘Kabul ettiniz mi? ve bu ahdimi üstlendiniz mi?’ dediğinde ‘Ka-
           bul ettik cevabını vermişler, bunun üzerine o hâlde şahit olu-
           nuz, ben de sizinle birlikte şahitlik edenlerdenim.”  (Âl-i İmrân,
           3/81).
           Bu ayeti tefsir eden bilim insanları, bu hükmün bütün pey-
           gamberler ve ümmetleri için geçerli olduğunu, Yüce Allah’ın
   302   303   304   305   306   307   308   309   310   311   312