Page 303 - islam
P. 303

278  Prof. Dr. Mustafa ERDEM


           nuda savaşı göze almıştır. İçlerinden birisi çatışma yerine bir
           hakeme gitmenin yararlı olabileceğini ifade etmiş, bu fikir ilgi
           görmüş ve ilk yanlarına gelen kişinin hakem olması konusun-
           da görüş birliğine varılmıştır. Hz. Muhammed’in ilk gelen kişi
           olması onların hepsini memnun etmiştir.
           O, hakem sıfatıyla üzerine giydiği yeleği veya kendisine geti-
           rilen bir örtüyü yere sermiş, Hacerü’l-Esved’i onun üzerine
           koymuş, her kabileden bir kişiye bunun bir ucundan tutması-
           nı istemiştir. Böylece bütün kabileler bu taşın yerine konması
           şerefine ortak olmuştur. Sonra da kendi elleriyle Hacerü’l-Es-
           ved’i Kâbe’deki yerine yerleştirmiştir. Böylece otuz beş yaşla-
           rında iken daha peygamberlik gelmeden Hz. Muhammed yap-
           tığı hakemlikle kabileler arasında olası büyük bir çatışmayı
           önlemiştir.

           Hz. Muhammed, kısaca söylenmesi gerekirse, günlük işlerin-
           de kötü bir iş yapmamış, putlara tapmamış, kendisine inan-
           mayanların  bile  itiraf  ettikleri  gibi  hayatında  hiçbir  zaman
           yalan söylememiştir. O dönemin ileri gelenlerinden olan Ebu
           Süfyan, henüz Müslüman olmadan önce Bizans İmparatoru
           Heraklius ile yaptığı bir görüşmede bu hususu ikrar etmiş,
           bunun üzerine Heraklius: “İnsanlara yalan söylemeyen Allah

           hakkında da yalan söylemez.” demiştir.
           İşte  böyle  bir  ortamda  Hz.  Muhammed  büyük  bir  değişimi
           başlatmak üzere hazırlanmış, sadece Arapların değil bütün
           insanlığın  gidişatını  değiştirmek  üzere  omuzlarına  ağır  bir
           sorumluluk yüklenmiştir. Hz. Muhammed, belki de bundan
           dolayı daha çocuk yaşlarında iken sosyal sorumluluklar üst-
           lenmeye çalışmıştır. İçinde yaşadığı toplumun sorunlarından
           rahatsızlık  duyduğu  için  onlara  çözüm  aramaya  gayret  et-
           miştir. O, Mekke’de gerek Mekkeliler gerekse oraya dışarıdan
           gelenlerin zulme uğramalarını önlemek, sosyal adalet, barış
           ve huzuru temin etmek için Kureyş’in saygıdeğer büyükleri
           tarafından kurulan “Hilfü’l-Fudûl” (Erdemliler Topluluğu) si-
   298   299   300   301   302   303   304   305   306   307   308