Page 308 - islam
P. 308
Allah Katındaki Din: İSLAM 283
sadece peygamberlerden değil onların ümmetlerinden de Hz.
Muhammed’in peygamber olarak görevlendirildiğinde, ona
iman edeceklerine ve destek olacaklarına dair alınmış bir söz
olarak değerlendirirler. Bu sebepledir ki önceden gönderilen
peygamberler kendi topluluklarına, gelecekte peygamber
olarak gönderilecek kişinin yani Hz. Muhammed’in vasıfları-
nı, “kendi çocuklarını tanıdıkları gibi” (Bakara, 2/146) yakın-
dan tanıyacak şekilde öğretmişlerdir.
Bütün bunların yanında Kur’an-ı Kerim, getirdiği sistemin di-
ğer toplum kesimleri gibi bizzat Hz. Muhammed için de yeni
olduğunu hatırlatır, geçmiş milletlerle ilgili kıssaları anlatır-
ken, onun da toplumun diğer bireyleri gibi bunlardan haber-
dar olmadığını vurgular (Âl-i İmrân, 3/44; Hûd, 11/49; Yûsuf,
12/3, 102; Kasas, 28/4-6).
İlk Vahiy Sonrasında Hz. Muhammed’in Yaşadıkları
Bir insan olarak Hz. Peygamber’in yaşadığı bu olaylardan ür-
permesi, sarsılması ve korkmasından daha doğal bir şey ol-
mamalıdır. Zira Hz. Muhammed, peygamberler arasında şart-
ları en ağır olan bir Fetret ve Cahiliye Dönemi’nde peygamber
olarak görevlendirilmiştir. İlk vahiy ile ona, sadece kendi ya-
şadığı zaman ve coğrafyadaki insanlarla ilgili değil, kıyamete
kadar gelecek bütün insanlığın kurtuluşuna vesile olmak gibi
bir sorumluluk yüklenmiştir. Ayrıca kendisine yüklenen so-
rumluluk ve içinde yaşadığı toplumun inanç, gelenek ve gö-
reneklerinin bu vahyin getirdiği mesajlarla taban tabana zıt
olması sebebiyle onun gelecek adına kaygılanmaması ve en-
dişe etmemesi insan fıtratına aykırı olsa gerektir. Şu hadise o
dönemin dinî, sosyal ve ahlaki durumunu ifade için yeterlidir:
“Bir gün Hz. Peygamber’in yanına gelen bir adam şöyle demiş-
tir: Ya Resûlallah! Biz Cahiliye Dönemi’nde yaşamış insanlarız.
Putlara tapar çocuklarımızı öldürürdük. Benim bir kızım var-
dı. Çağırdığım zaman sevinerek yanıma gelirdi. Bir gün yine