Page 261 - Hz_Nuh
P. 261
260 Prof. Dr. Mustafa ERDEM
buki bütün tarihsel belgeler o eski çağlarda tek Tanrı düşüncesi
olmadığını gösteriyor. Hikâye ayrı surelerde değişik şekillerde
tekrarlanıyor. Aralarında bir bağlantı yok. Allah’ın gemiyle on-
ları kurtardığı ve Nuh’a 950 yıl ömür verildiği yazılmış. Nuh’a
bu ömür sanki Tufan’dan önce verilmiş gibi, ama neden veril-
diği bildirilmemiş. Tufan’ın kaç gün sürdüğü, geminin nereye
yanaştığı belli değil. “Tufan” kelimesi de yalnız bir ayette ge-
863
çiyor.”
Her bilim insanı, araştırma yaptığı konuda bilim insanı taraf-
sızlığı ile ulaşabildiği verilerden yararlanmak durumundadır.
Bu araştırmalarda en zor olan, tarihe ve dine ait olanlar üze-
rinde yorum yapmaktır. Tarihe ait olanlar, bulunan ve bulun-
ma ihtimali olan bilgiler dolayısıyla soyut ve göreceli olduğu
için her zaman eleştiriye açık oldukları hâlde, dinî olanlar
vahiy yoluyla bildirilmeleri dolayısıyla kişisel yoruma kapa-
lıdırlar. Çünkü kutsal kitaplar vahiy aracılığı ile peygamber-
lere, yaşadıkları ve peygamberlikle görevli oldukları zaman
zarfında Yüce Allah tarafından indirilmiş ve onların vefatı ile
bu süreç tamamlanmıştır. Bunlardan birincisinde kabul için
serbestî vardır. Kabul edilir veya edilmez, aksi ispat edilin-
ceye kadar tarihî bilgiler muteberdir. Din ile ilgili olanlara
insan, inanma veya inanmama özgürlüğünden yararlanarak
kesin çizgi ve tavır ortaya koymak durumundadır. Ya inanır
veya inkâr eder. Dolayısıyla kutsal dini metinlere inanıyorum
ama eleştiriyorum demek, imanın mantığına aykırı olduğu
gibi kendi içinde tutarsızlık barındırmaktadır. Ayrıca dinî re-
feransları değerlendirirken eleştiri ile yorum/içtihat olgusu-
nu birbirinden ayırmak gereklidir. Bilimsel çalışmalarda dik-
kat edilmesi gereken bir başka kural da soyut olanın somut
olana, göreceli olanın kesin olana ölçüt olamama özelliğidir.
Burada Osmanlı Mecelle’sinin başlarında yer alan şu iki mad-
deyi da hatırlatmakta yarar vardır:
863 Çığ, s. 91-92.