Page 264 - Hz_Nuh
P. 264
Hz. NUH 263
referans kaynaklarının ne kadar güvenilir olduğunu test et-
mesi gerekmektedir.
Tevrat, Hz. Musa’nın yaşadığı milattan önce XIII. yüzyıl-
dan Babil esaretinin vuku bulduğu milattan önce VI. yüzyı-
la kadar yaklaşık yedi asır boyunca birçok defa kaybolmuş,
düşman eline geçmiş çeşitli değişikliklere uğramıştır. Hatta
Tevrat’ın tamamının unutulduğu Yahudi kaynaklarında yer
almıştır. Tevrat, Hz. Musa’dan çok sonra tedricen ortaya çık-
mıştır. Muhtemelen Hz. Musa’ya gelen vahiy, belli bir döneme
kadar hafızalarda sözlü olarak korunmuş, daha sonra birileri
tarafından bütün kaynaklar derlenerek yazıya geçirilmiştir.
Bu metne, Hz. Musa ile ilgisi olmayan ilaveler de katılmıştır.
Böylece metnin muhtevası kabarmış ve neticede Hz. Musa’ya
866
verildiğine inanılan “Tevrat” ortaya çıkmıştır. Bu yüzden ol-
malı ki metin tenkidi çalışmaları, kutsal metinlerin ve özellik-
le Tevrat’ın istinsah ve naklinde bilerek veya bilmeyerek pek
çok hata yapıldığını ortaya koymuştur. Tevrat’ın nihai şeklini
alması Hz. Musa’dan yaklaşık on üç asır sonra miladi I. yüzyıl-
da gerçekleşebilmiştir. Onun zamanımızda mevcut en eski ve
tam İbranice el yazması nüshaları milattan sonra IX. yüzyıla,
867
Yunanca çevirisine ait yazma nüshalar ise IV. yüzyıla aittir.
Tevrat, çok sayıda inananı bulunan bir kutsal kitap olmasına
rağmen, kutsal kitaplar arasında en çok tartışma konusu ya-
pılan metinlerden birisidir. Bu kitap, Yahudiler, Hıristiyanlar,
Müslümanlar ve bağımsız araştırmacılar tarafından çeşitli
yönleriyle eleştirilmekte, onda birtakım değişikliklerin oldu-
ğu kabul edilmektedir. Hatta Yahudi din bilgini rabbilerden
bazıları, Tevrat’ın vahyi, yazılması, yazarları, üslubu ve muh-
tevasındaki bilgi hataları hakkında bugünkü eleştirmenlerin
866 Baki Adam, Yahudi Kaynaklarına Göre Tevrat, İstanbul, 2001, s. 235.
867 Ö. Faruk Harman, “Kur’an ve Kitab-ı Mukaddes”, TDV İslam Ansiklopedisi,
Ankara, 2002, s. 26/412.